Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/691 E. 2014/7522 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/691
KARAR NO : 2014/7522
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

MAHKEMESİ :Germencik Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ :6.6.2012
NUMARASI :2011/170 -2012/224

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu F.. A..’nın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı iki taşınmazdan birini 5.8.2008 diğerini 16.10.2008 tarihinde davalı Ş.. D..’e, Şükrü’nün bu taşınmazları 17.11.2008 tarihinde dava dışı M.. A…, Mestan’ın da 27.11.2008 tarihinde borçlunun kızı davalı F.. B..’a sattığını, taşınmazların halen borçlunun oğlu tarafından kullanıldığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu F.. A.. vekili,aciz belgesi sunulmadığını, tasarrufların borçtan önce yapıldığını,İİK 278.maddede öngörülen 2 yıllık süre içinde davanın açılmadığını, taşınmazları davalı Şükrü’ye borca mahsuben devredildiğini, baba malı olması nedeniyle taşınmazların davalı Fatma tarafından geri alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Ş.. D..,dava dışı C.. A..’dan olan alacağı nedeniyle dava konusu taşınmazları aldığını,daha sonra da sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı F.. B.. savunma yapmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre,davacı tarafından Germencik İcra Müdürlüğünün 2010/802 sayılı takip dosyası ile başlatılan icra takibi ile dava konusu tasarruf tarihleri arasında iki yıldan fazla sürenin geçtiği, taşınmazların satışlarının borcun doğumundan önce olduğu, İİK 278 maddeye göre davanın iki yıllık süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm,davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, mahkemece davacı tarafından Germencik İcra Müdürlüğünün 2010/802 sayılı takip dosyası ile başlatılan icra takibi ile dava konusu tasarruf tarihleri arasında iki yıldan fazla sürenin geçtiği,taşınmazların satışlarının borcun doğumundan önce olduğu,İİK 278 maddeye göre davanın iki yıllık süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile Aydın 2.İcra müdürlüğünün 2009/5680,2008/11360 ve Germencik İcra Müdürlüğünün 2010/802 sayılı takip dosyaları yönünden dava konusu tasarrufların iptalini talep etmiştir.Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının Aydın 2.İcra müdürlüğünün 2009/5680 sayılı takip dosyası yönünden 20.7.2007 tanzim, 2008/11360 sayılı takip dosyası yönünden ise 20.1.2008 tanzim tarihli bonodan doğduğu,Germencik İcra Müdürlüğünün 2010/802 sayılı takip dosyası dosya içinde yer almamakla beraber davacı ile borçlu arasındaki ilk borç ilişkisi 20.7.2007 tanzim tarihli bono ile doğduğundan iptali istenen 5.8.2008 ve 16.10.2008 tarihli dava konusu tasarrufların borcun doğumumdan sonra yapıldığının kabulü gereklidir. 2009/5680 ve 2008/11360 sayılı takip dosyaları yönünden borçlu hakkındaki takiplerin kesinleştiği ,alacağın gerçek olduğu,15.5.2010 tarihli haciz tutanağının İİK 105 anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması nedeniyle davanın 2009/5680 ve 2008/11360 sayılı takip dosyaları yönünden ön koşuları gerçekleşmiştir. O halde mahkemece öncelikle Germencik İcra Müdürlüğünün 2010/802 sayılı takip dosyası ile ilgili olarak Germencik Asliye Hukuk Mahkemesine açılan 2010/304 sayılı itirazın iptali davasının sonucu ve kesinleşmesi beklenerek davacının lehine sonuçlandığı takdirde 2010/802 sayılı takip dosyası yönünden de dava ön şartlarının gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerekecektir.Aksi halde yani itirazın iptali davasının davacı aleyhine kesinleşmesi halinde de davanın 2008/11360 ve 2009/5680 sayılı takip dosyaları yönünden incelenmesi gerekecektir. Ancak Mahkemece davanın esasına girilmeden önce dava konusu taşınmazlar 17.11.2008 tarihinde davalı 3.kişi Ş.. D.. tarafından dava dışı M.. A.. onun tarafından da 27.11.2008 tarihinde davalı F.. B..’a satıldığından öncelikle İİK 282 madde gereğince taraf teşkilinin sağlanması bakımından Mestan Akkaya’ya dava dilekçesinin tebliği ile davaya katılımın sağlanması, bildireceği delillerin toplanması ve dava konusu 5.8.2008, 16.10,2008,17.11.2008 ve 27.11.2008 tarihli tasarrufların İİK 278,279,280. maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de;dava konusu tasarruflar davacı tarafından borçlu hakkında yapılan üç takip dosyası yönünden iptali istenmiş olmasına rağmen mahkemece değerlendirmenin sadeci 2010/ 802 sayılı takip dosyası yönünden yapılmış olması ,iptali istenen tasarrufların ilk borcun doğumu tarihi olan 20.7.2007 tarihinden sonra yapılmış olmasına rağmen mahkemece aksinin kabulü ,ayrıca iptal sebebi olarak sadece İİK 278 maddesinin değerlendirilmesi,bu madde açısında da dava konusu 5.8.2008 ve 16.10.2008 tarihli tasarruflar ile 15.5.2010 tarihli geçici aciz belgesi arasında da İİK 278 maddede öngörülen iki yıllık sürenin geçmemiş olması nedeniyle mahkemenin red gerekçesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.