Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/6743 E. 2014/16030 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6743
KARAR NO : 2014/16030
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : Milas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/10/2012
NUMARASI : 2012/317-2012/685

Taraflar arasındaki tasarrufup iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını, borçlu adına kaıytlı işyerine davalı Durgun’a, taşınmazlarınıda davalılar Serdal ve Vahit’e devredildiğini bu tasarufların mal kaçırma amacı ile yapıldığından iptalini talep etmiştir.
Davalı Vahit Keskintaş vekili, taşınmazı raiç bedel ödeyerak satın aldığını ve haksız davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu ve diğer davalılar, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davacının aciz belgesi sunmadığı, haciz tutanağının aciz belgesi niteliğinde olmadığı, borçlunun A.. Yapı…adi ortaklığında sigortalı çalışan olduğu ve anılan şirkete haciz ihbarnamesi gönredirldiği, ayrıca kesin sürede aciz belgesinin sunulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Ancak, bu eksiklik yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi giderilebilmesi mümkündür.
Somut olayda, 01.12.2008 tarihinde 16.792,00 TL üzerinden başlatılan takip kesinleşmiş olup borçlunun adresinde yapılmış olan 03.2.2012 tarihinde ev adresinde yapılan hacizde hacze kabil mal olmadığı belirtilmiş, sigortalı çalıştığı belirtilen şirkete çıkartılan İİK’nun89/1 ihbarnamesi şirketin adreste olmadığından bila tebliğ iade edilmiş, borçlu adına kayıtlı taşınmaz olmadığı belirlenmiştir. İcra dosyasına göre borcu karşılayacak değerde malı olmadığı açıktır. Bu durumda aciz halinin varlığı kabul edilmelidir. Öte yandan, aciz belgesi yargılamanın her aşamasında dahi sunulması mümkün olduğundan bu konuda davacıya kesin mehil verilmes de hatalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davanın esasına girilerek taraf delilleri toplandıktan sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.