YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6545
KARAR NO : 2014/6187
KARAR TARİHİ : 21.04.2014
MAHKEMESİ : Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/11/2012
NUMARASI : 2011/43-2012/542
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı A.Plas. AŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin eşi/oğlu/kardeşi olan muris İ.. U..’ın sevk ve idaresindeki motosiklet ile davalı Süleyman’ın sürücüsü, davalı Raşit’in maliki olduğu araç ile yaptığı 02.02.2010 tarihli kazada murisin vefat ettiğini, karşı aracın davalı A. A.Ş. tarafından personel taşıması işinde kullanıldığından bu davalının istihdam eden sıfatı ile sorumlu olduğunu, Güvence Hesabı tarafından bir kısım ödeme yapıldığını ileri sürerek, şimdilik eş Ülkü için 2.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi, anne Ayşe için 1.000,00 TL maddi, 8.000,00 TL manevi, baba Ömer için 1.000,000 TL maddi, 8.000,00 TL manevi, kardeşler Ebru ve Durkadın için ayrı ayrı 2.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizleriyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle destekten yoksun kalma talebini anne Ayşe için 2.314,96 TL’ye, baba Ömer için 2.939,09 TL’ye yükseltmiş, yargılama sırasında davalılardan malik R.. B.. hakkındaki davayı atiye bıraktıklarını bildirmiştir.
Davalı A. Plas. A.Ş vekili, kazaya karışan … plakalı aracın malikinin davalı R.. B.. olduğunu, aracın harici satım ile dava dışı O.. T..’a satıldığını, O.. T.. ile müvekkili şirketin personelinin taşınması amacıyla personel taşıma sözleşmesi yaptıklarını, müvekkilinin işleten sıfatının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı S. C., O.. T..’un aracında şoför olarak çalıştığını, davalı A. Plastik A.Ş.’de taşıma işi yaptığını, işçileri taşırken kazanın meydana geldiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kazada davalı sürücü Süleyman’ın %15, muris İzzet’in %85 oranında kusurlu olduğu, davalı A. Plastik A.Ş.’nin işveren olarak sorumlu bulunduğu, davacılara Güvence Hesabından yapılan ödemelerin güncellenerek tazminattan mahsup edildiği gerekçesiyle davalı R.. B.. hakkındaki dava atiye bırakıldığından onun hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı eş Ülkü’nün zararı Güvence Hesabından karşılandığından maddi tazminat talebinin reddine, davacı anne Ayşe için 2.314,96 TL, davacı baba Ömer için 2.939,09 TL destekten yoksun kalma tazminatının, eş Ülkü için 4.000,00 TL, anne Ayşe için 2.500,00 TL, baba Ömer için 2.500,00 TL, kardeş Durkadın için 1.000,00 TL, kardeş Ebru için 1.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizleri ile birlikte davalılar S. C. ve A. Plastik A.Ş’den müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı A. Plastik A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dava, trafik kazasında vefat nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre olmamak kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının bulunmaması durumlarında, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan ekonomik yönden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda davalı A. Plas.San. A.Ş. Vekili, şirket personelinin taşınması amacıyla aracı elinde bulunduran dava dışı O.. T.. isimli şahısla personel taşıması sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme kapsamında servis aracının belirli saatlerde kullanıldığını, O.. T.. isimli şahsın kazaya karışan .. plakalı aracı taşıma saatleri dışında kendi nam ve hesabına kullandığını ve başka firmalara da servis taşımacılığı yaptığını, araç üzerindeki tasarruf yetkisinin O.. T..’da olduğunu, müvekkilinin aracın işleteni olmadığını savunmuş, ancak mahkemece davalının savunmaları araştırılmayarak personel taşıma sözleşmesinde düzenleme tarihi ve kiralama süresinin bulunmadığı ve A. AŞ’nin sözleşmede işveren sıfatında bulunduğundan bu davalının sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve davalının savunmaları göz önünde bulundurularak, davalı A. Plas.San. A.Ş.’nin araç üzerinde fiili hakimiyeti ve ekonomik yararlanması olup olmadığı, taşıma sözleşmesinin niteliği, taraflara yüklediği sorumluluklara göre işletenlik sıfatının davalı A. Plas.San. A.Ş.’nde bulunup bulunmadığı hususları tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
2) Bozma neden ve şekline göre davalı A. Plas.San. A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı A. Plas.San. A.Ş. yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle anılan davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı A. Plas San. AŞ’ye geri verilmesine 21.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.