Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/6039 E. 2013/7998 K. 30.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/6039
KARAR NO : 2013/7998
KARAR TARİHİ : 30.05.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı taraf aracının, müvekkiline ait park halindeki araca çarparak hasarladığını, davalı sürücünün olayda %100 kusurlu olduğunu, tespit raporuna göre müvekkilinin aracında 10.749,80 TL hasar, 3.000 TL değer kaybı olduğunu ayrıca 700 TL ikame kiralık araç bedeli, 82,60 TL çekici masrafı yapıldığını, davalı … şirketinin hasar ve değer kaybından sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 12.500 TL’nin (davalı sigortacı hasar ve değer kaybından sorumlu olmak üzere) davalılar … ve … ‘dan kaza tarihinden davalı Halk Sigorta AŞ’den dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsilini, tespit giderlerinin yargılama masraflarına eklenmesini talep etmiş; 4.7.2012 tarihli açıklama dilekçesinde 12.500 TL’nin 10.500 TL’sının hasar, 1.250 TL’sının değer kaybı, 50 TL’sının çekici ücreti, 700 TL’sının ikame kiralık araç bedeli olduğunu bildirmiştir.
Davalı Halk Sigorta AŞ vekili sigortalının kusuru, oranında azami 20.000 TL poliçe limiti ile sorumlu olduklarını, kusur oranını, hasar miktarını tesbit raporunu kabul etmediğini, değer kaybından sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, müvekkilinin her yıl süpürme ve temizlik işini ihale yöntemi ile yaptığını, kazaya karışan aracın “Çöp Toplama ve Nakli Hizmet Alımı İşi” kapsamında dava dışı … İzmir Konak Belediye
Tur. San. Tic. AŞ’ne teslim edilen müvekkiline ait araç olduğunu, dava dışı şirket ile müvekkili arasında düzenlenen Özel Teknik Şartnamesinin 42.maddesine göre, İdare malı ve yüklenicinin temin edeceği araçlara ve 3.şahıslara verilen hasar ve zararlardan yüklenicinin sorumlu olduğunu, aracın Belediye sınırları içinde çöp toplama ve nakli işinde kullanılması için … AŞ’ne teslim edildiğini, kazalardan kaynaklanan her türlü sorumluluğun yüklenici şirkete ait olduğunu, müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığını, kusur, hasar miktarını, tespit raporunu, faizin başlangıç tarihini kabul etmediğini, zararın sigorta teminatı kapsamında kaldığını belirterek davanın … AŞ’ne ihbarını ve reddini savunmuştur.
Davalı… vekili, kusuru, tespit raporunu, hasar miktarını kabul etmediğini davacının aracının park ettiği yerin trafik kurallarını engelleyen ve ihlal eden bir yer olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dava ihbar edilen … İzmir Konak Belediye Tur. San. Tic. AŞ vekili, müvekkilinin çöp toplama ihalesi işini ihale ile davalı Belediyeden aldığını, ihale gereğince aracın da teslim edildiğini, talep konusunun miktarının açıkça belli olduğu hallerde kısmi dava açılamayacağını, kusur oranını, hasar miktarlarını kabul etmediğini, dava tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini, zararın ZMSS poliçesi teminatı kapsamında kaldığını, davacının öncelikle trafik sigortasından zararını talep etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece 11.874 TL tazminatın Halk Sigorta AŞ ve …’dan tahsiline, davalı … şirketinin dava tarihinden, davalı …’nın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle sorumlu olmasına, 626 TL araç kiralama bedelinin davalı …’dan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline, İzmir … hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda “11.874 TL’nin davalılar Halk Sigorta AŞ ve … dan alınıp davacıya verilmesine, bu bedelin …’dan tahsil edilmesi halinde alacağa 6.12.2011 tarihinden, Halk Sigorta AŞ’den tahsil edilmesi halinde 24.1.2012 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması
na 826 TL’nin 6.12.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte …’dan alınıp davacıya verilmesine, İzmir … hakkında açılan davanın reddine” denildiği halde, gerekçeli kararda “11.874 TL’nın davalılar Halk Sigorta AŞ ve…’dan alınıp davacıya verilmesine, bu bedelin …’dan tahsil edilmesi halinde alacağa 6.12.2011 tarihinden, Halk Sigorta AŞ’den tahsil edilmesi halinde 24.01.2012 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 626 TL’nin 6.12.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte …’dan alınıp davacıya verilmesine, İzmir … hakkında açılan davanın reddine” denilmiştir. Bu durum HMK’nin 294/3.maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
a-Kabule göre de; 2918 Sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3.kişi üzerinde bulunmasını engeleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasanın 3.maddesinde “işleten” araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85.maddesinde ise, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüme yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdiği zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araçların malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti
kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, park halindeki davacı aracına çarpan çöp toplama aracı, davalı … adına trafikte kayıtlıdır. Davalı … vekili müvekkilinin her yıl süpürme ve temizlik işini ihale yöntemi ile yaptığını, bu aracın da çöp Toplama ve Nakli Hizmet Alımı işi kapsamında dava dışı … İzmir Konak Belediye Tur. San. Tic. AŞ’ne teslim edildiğini, dava dışı şirket ile müvekkili arasında düzenlenen özel teknik şartnamesinin 42.maddesine göre zarardan yüklenici firmanın sorumlu olduğunu, aracın Belediye sınırları içinde çöp toplama ve nakli işinde kullanılması için … AŞ’ne teslim edildiğini, müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığını savunmuştur. Belediye ile … AŞ arasında imzalanan 1.8.2011-31.12.2011 vadeli sözleşme ile teknik şartnamesinin incelenmesinde bu sözleşmenin 6.12.2011 kaza tarihini kapsadığı, kazaya karışan aracın da aralarında olduğu belediyeye ait araçların sözleşme kapsamındaki işlerde kullanılmak üzere dava dışı … AŞ’ne 1.8.2011 tarihinde teslim edildiği, araçların bir kısmının belediye, bir kısmının yüklenici tarafından temin edileceğinin kararlaştırıldığı, bu araçlarla davalı Belediyenin görevleri arasında bulunan çöp toplama ve nakli hizmetinin dava dışı şirket tarafından yapılmasının amaçlandığı, davalı Belediyenin araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının devam ettiği, yüklenici firmanın belediyenin direktifi altında bu hizmeti yerine getirdiği ve her alanda belediyenin denetimi altında bulunduğu, 3.kişilere verilen zararlardan yüklenici firmanın sorumlu olacağına dair hükümlerin taraflar arasında iç ilişkide bağlayıcı olduğu, bunun 3.kişilere karşı ileri sürülemeyeceği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davalı … Başkanlığının işleten sıfatının devam ettiğinin kabulü ile hasardan sorumlu tutulması gerekirken yazılı olduğu biçimde belediye hakkındaki davanın reddine karar verilmesi de isabetli değildir.
b-Davacı vekili dava dilekçesinde şimdilik hasar bedeli değer kaybı, çekici ücreti ve ikame araç bedeli toplamı 12.500 TL’nin (davalı … hasar bedeli ile değer
kaybından dava tarihinden işleyen faizi ile) kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, daha sonra verdiği dilekçesinde 12.500 TL’nin 10.500 TL’sının hasar, 1.250 TL’sının değer kaybı, 50 TL’sının çekici ücreti, 700 TL’Sının ikame araç bedeli olduğunu açıklamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda parça bedelinden indirilmesi gereken 376,68 TL hurda değer indirimi, hasar, değer kaybı, çekici ücreti ve ikame araç bedeli toplamı 13.076 TL’sından indirilerek 12.700 TL tazminat tesbit edilmiştir. 10.668,08 TL onarım gideri tespit edilmişse de; bunun 2.537 TL’sı işçilik bedeli olup bakiye 8.131,08 TL parça bedelinden 376,68 TL hurda indirimi yapıldığından 7.754,40 TL net parça bedeli bulunmakta, buna göre toplam onarım bedeli (hasar) 10.291,40 TL olmaktadır. Bilirkişi raporunda 1.500 TL değer kaybı, 82,60 TL çekici ücreti ve 826 TL ikame araç bedeli tespit edilmiştir. Bu durumda davacı vekilinin açıklama dilekçesi ve talebi de gözönünde bulundurularak 10.291,40 TL hasar, 1.250 TL değer kaybı, 50 TL çekici ücreti, 700 TL ikame araç bedeli olmak üzere toplam 12.291,40 TL yönünden (talebe göre davalı sigortacının 10.291,40 TL hasar ve 1.250 TL değer kaybından) davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken HMK 26.maddesine aykırı şekilde talep aşımına sebebiyet verilerek kısa kararda toplam 12.700 TL’nin gerekçeli kararda toplam 12.500 TL’nin bir kısım davalılardan tahsiline karar verilmesi, toplam tazminatın içinde hangi hasar kaleminin ne kadarına hükmedildiğinin ayrı ayrı gösterilmemesi de doğru görülmemiştir.
c-Davalı Bedeliye hakkında işleten sıfatı bulunmadığından bahisle husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesine göre karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2 maddesi hükmü gereğince en fazla 1.320 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi 1.500 TL nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi isabetli olmadığı gibi trafik kaydına güvenilerek davalı … hakkında işleten olduğu inancıyla dava açıldığından 3.kişilerin Belediye ile dava dışı … AŞ arasında imzalanan sözleşmeden haberdar olmaları bu durumda beklenemeyeceğinden hakkında dava açılmasına sebebiyet veren Belediye lehine hiç vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı olduğu gibi üstelik fazlasıyla vekalet ücretine karar verilmesi de isabetli görülmemiştir.
d-Davacı taraf, davalı … şirketinden hasar ve değer kaybının tahsilini talep etmiş, mahkemece bunlara çekici ücreti de eklenerek davalı sigortacının sorumluluğuna
gidilmiştir. (Davalı … şirketinin temyizi bulunmadığından bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.) Davalı … yönünden davanın reddedilen kısmı olmadığına göre Halk Sigorta AŞ lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı olduğu biçimde bu davalı lehine de vekalet ücretine karar verilmesi doğru değildir.
e-Davacı vekili, İzmir 12 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/248 Değişik İş Sayılı dosyasında yapılan tespit giderlerinin de davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Bu durumda mahkemece yargılama giderlerinin nelerden ibaret olduğu kalem kalem yazılıp dökümü gösterilerek (denetime elverişli şekilde) davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde toplam 827,65 TL yargılama giderinin (786,27 TL’sından davalı sigortacı müteselsilen sorumlu olmak üzere) bir kısım davalılardan tahsiline şeklinde hüküm kurularak tespit giderlerinin yargılama giderlerine dahil edilip edilmediği hususunda tereddüt oluşturulması da isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı … vekili ile davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı … ‘a geri verilmesine, 30.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.