Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/5738 E. 2014/13976 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5738
KARAR NO : 2014/13976
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/02/2012
NUMARASI : 2010/1247-2012/177

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, Ankara 11.İcra Müdürlüğünün 2005/2424 sayılı takip dosyasından 31.8.2010 tarihinde haczedilen menkullerin borçluya ait olduğunu, haczin ödeme emri tebliğ edilen adreste yapıldığını, davalı 3.kişi ile borçlu arasında muvazaalı ilişki ve işletme devri ilişkisi bulunduğunu ileri sürerek 3.kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı 3.kişi vekili, haczin müvekkilinin işyerinde yapıldığını, borçlunun başka bir adreste faaliyet gösterdiğini, mahcuzların müvekkiline ait olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece haciz ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmış ise de borçlu şirketin başka alacaklılara olan borçları nedeniyle hakkında takip yapılıp mallarının haczedilerek işyerinin boşaltılmasından sonra 3.kişinin haciz adresinde faaliyete başladığı, 3.kişi ile borçlunun alacaklıdan mal kaçırma amacıyla hareket ettiklerinin davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nun 99.maddesine dayalı olarak açtığı istihakak iddiasının reddi davasına ilişkindir.
Dava konusu haciz 31.8.2010 tarihinde ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmıştır. İİK’nun 97/a nedenle öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Aksini davalı 3.kişi güçlü ve inandırıcı delillerle ispat etmelidir. Aksinin dayandığı adi yazılı kira sözleşmesi, vergi kaydı ve faturalar borcun doğumundan sonraki tarihli olup ayırt edici de değildir. Kaldı ki; aynı takipte daha önce borçlu şirketin faaliyet gösterdiği dosya kapsamı ile sabit ve davalı 3.kişinin de kabulündedir. Bu halde 3.kişi ile borçlu arasındaki ilişki işyeri devri niteliğindedir. Ancak, davalı tanıkları haciz adresinin, borçlunun adresi terk etmesinden sonra uzun bir süre boş kaldığını, Vergi Dairesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından borçlu hakkında yapılan takipler sonucu haciz adersinde bulunan ve borçluya ait olan menkullerin haczedilerek kaldırıldığını, 3.kişinin işyerini boş olarak kiraladığını beyan etmişlerdir. Mahkemece bu gerekçeyle 3.kişi ile borçlu arasında işyeri devri ilişkisi bulunmadığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de dosya içinde tanık beyanları dışında herhangi bilgi ve belgeye rastlanılamamıştır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş borçlu hakkında Vergi Dairesi, Sosyal Güvenlik Kurumu gibi kurumlar tarafından yapılan takipler olup olmadığı, bu takipler sonucu borçluya ait malların haczedilip haczedilmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Bu yön gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.