Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/5700 E. 2014/19063 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5700
KARAR NO : 2014/19063
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/10/2012
NUMARASI : 2010/309-2012/409

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan bozma ilamında Türk Medeni Kanunu’nun 612.maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği, somut olayda murisin mirasının en yakın mirasçıları tarafından reddedildiği dosya arasındaki mahkeme ilamı ile anlaşıldığı, mirasın reddi işleminin iptaline yönelik olarak açılmış davanın Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/111 esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiği, açılan iptal davasının sonucunun beklenmesi, davanın reddine karar verilmesi ve kesinleşmesi halinde ise mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi için yasal prosedürün uygulanıp uygulanmayacağının düşünülmesi, mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi yoluna gidilip tasfiye sonuçlandırıldığı takdirde mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci ile davaya devam edilmesi gereğinin, HGK.nin 03.07.2002 tarih E.15-572 K.577 sayılı kararında da açıklanan bu ilkelere değinildiği, belirtildiği gibi araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacının mirasın tasfiyesi için verilen kesin sürede işlem yapmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı tarafından mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi için başvuruda bulunulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Mirasın en yakın mirasçılar tarafından reddedildiği hususu açık olmasına göre mahallin sulh hakimine durum bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci huzuru ile davaya devam olunması gerekir. Zira mirasın tasfiyesi işlemleri, talebe bağlı işlemler olmayıp mirasın reddedildiğinin anlaşılması ile resen yapılması gereken işlemlerdendir. Talep üzerine de tasfiye yapılabilmesi resen dikkate alınması gerektiği hususunu ortadan kaldırmaz. (2. HD. 27.01.1995 gün ve 1995/13145,1995/947; HGK.nin 29.01.1975 ve 1682-100 sayılı kararları) Ayrıca yine murisin ölüm gününde terekenin borca batık olduğunun şayi ve sabit olması durumunda da miras reddedilmiş olacağından ve bu tespit için sınırlayıcı bir süre yasaca öngörülmediğinden bu yönüyle de mahkemece işlem yapılması imkanı vardır. Hal böyle olunca Mahkemece usuli işlemlerin yerine getirilip taraf teşkili temin edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi davanın reddi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22.12.2014 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.