Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/5061 E. 2014/6919 K. 02.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5061
KARAR NO : 2014/6919
KARAR TARİHİ : 02.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/11/2012
NUMARASI : 2010/241-2012/495

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde ayrı ayrı her iki davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Asıl dava dosyasında davacı vekili, davalıların ZMSS sigortacısı, sürücüsü, işleteni ve işveren olduğu araçla davacının çocuğuna çarparak ölümüne neden olduğunu, kazanın oluşunda davalı tarafın tamamen kusurlu bulunduğunu belirterek 10.000,00TL maddi tazminatın tüm davalılardan sigorta şirketi açısından dava tarihinden, diğer davalılar açısından kaza tarihinden, 30.000,00TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini yükseltmiştir.Birleşen davada da davacı vekili, aynı gerekçelerle 10.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 50.000,00TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi dışındaki tüm davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini arttırmıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı Belediye vekili, kazanın belediye tarafından yaptırılan bir iş esnasında meydana gelmediğini, kazaya karışan sürücünün kendi insiyatifi ile üstlendiği bir iş esnasında tamamen kendi kusuru ile meydana geldiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı …. Ltd. Şti vekili, iş makinesinin maliki olmadıklarını işleten sıfatının bulunmadığını, sürücünün kendilerine iş akdi ,ile bağlı bulunmadığını, kazaya karışan sürücünün kendi insiyatifi ile üstlendiği bir iş esnasında tamamen kendi kusuru ile meydana geldiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı sürücü, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak;asıl dava bakımından davalılardan …. İnşaat Elektronik Teks.Turizm ve Gıda San.Tic.Ltd.Şti. Ile davalı Kağıthane Belediye Başkanlığı hakkında açılan maddi-manevi tazminat davasının reddine, davacının diğer davalılar hakkında açtığı maddi tazminat davasının kabulüne, dava konusu -32.281,86-TL.maddi tazminatın davalı G.. G..’ten kaza tarihinden itibaren, diğer davalı sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziylebirlikte müştereken ve müteselsilen alınmasına, davacı tarafa verilmesine, davalı sigortaşirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere sorumlu tutulmasına, davacı tarafın manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, dava konusu -10.000,00-TL.manevi tazminatın kaza tarihinde” işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı G.. G..’ten alınmasına; birleşen dava bakımından davalılardan ….İnşaat Elektronik Teks.Turizm ve Gıda San.Tic.Ltd.Şti. Ile davalı Kağıthane Belediye Başkanlığı hakkında açılan maddi manevi tazminat davasının reddine, davacının diğer davalılar hakkına maddi tazminat isteminin kabulüne dava konusu -29.174,74-TL.maddi tazminatın davalı G.. G..’ten kaza tarihinden itibaren, diğer davalı sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen alınmasına, davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere sorumlu tutulmasına,dava konusu -10.000,00-TL.manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı G.. G..’ten alınmasına, davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,
karar verilmiş; hüküm davalı sigorta şirketi vekili ve her iki davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, her iki davacı vekilinin ve davalı sigorta şirketi vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı M..K..ve davacı S.. K.. vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a- Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nu hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasanın 3. maddesinde “işleten: araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama,ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen şirket ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduruan ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorunlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarakta, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, kazaya karışan aracın poliçe bilgileri ve kaza tarihindeki sahiplik bilgilerine göre .. Finansal Kiralama A.Ş.’ye ait olduğu anlaşılmıştır.Bu durumda ceza dosyasındaki belgeler ve diğer delillerde getirtilmek suretiyle davalı… Ltd. Şti’nin bu aracı … Finansal Kiralama A.Ş.’den kiralayıp kiralamadığı, davalı şirketin işleten sıfatının bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.
b-Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan miktar kadar olması gerekir. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda, kazanın oluşunda davalı sürücünün tam kusurlu bulunası, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihine göre paranın alım gücü gibi nedenler dikkate alındığında, her iki davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarı az olup, daha fazla manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Islah dilekçesinin davalı sigorta şirketine tebliğ edilmediği görülmüştür. Anayasanın 36., HMK 27 (HMUK 73) maddelerinde de açıklanan savunma hakkını kullanabilmesi için dava dilekçesi gibi ıslah dilekçesinin de Tebligat Yasası ve ilgili yönetmelik hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi zorunludur. Kamu düzenine ilişkin bu yönün gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Öte yandan, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kaza sonucu vefat eden küçüğün 15 yaşının bitimiyle anne ve babasına destek olmaya başlayacağı kabul edilmiştir. Oysa ki; yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, desteğin çocuk olması halinde 18 yaşın bitimiyle anne babasına destek olmaya başlayacağı, 18 yaşına kadar hesaplanacak bakım ve yetiştirme giderlerinin de anne ve babanın destek tazminatından yarı oranında indirilmesi gerekmektedir. Bu hususta yeniden hesaplama yapılması amacıyla bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle her iki davacı vekilinin ve davalı sigorta şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle her iki davacı vekilinin ayrı ayrı, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı sigorta şirketine geri verilmesine 02.05.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.