YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/487
KARAR NO : 2014/802
KARAR TARİHİ : 28.01.2014
MAHKEMESİ :Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ :29/03/2012
NUMARASI :2009/532-2012/249
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 28.1.2014 Salı günü davacı A.İnş. Turz. Serb. Böl. Or. Ür. Teks. San. İÇ ve Dış Tic. A.Ş vekili Avukat D. A.geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı İ.. Ç..’ın müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcunu karşılayacak haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kendisine ait olan taşınmazı diğer davalılara sattığını öne sürerek satış işlemlerine ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini istemişlerdir
Mahkemece icra takibinin tasarruftan sonra yapılması ve satışın mal kaçırma amacı ile yapılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Aynı yasanın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde Bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir. Somut olayda dava konusu 613 ada 54 sayılı parsel üzerindeki 2 nolu bağımsız bölüm borçlu davalı İ.. Ç.. tarafından 16.02.2009 tarihinde dava dışı Y.Y.’e, onun tarafından 10.03.2009 tarihinde dava dışı C. Ç.’a, onun tarafından 13.05.2009 tarihinde davalı E.. Ç..’a, onun tarafından da 07.08.2009 tarihinde davalılar S.. D.. ve T.. D..’na satılmıştır. Davacı taraf borçlu ile işlemde bulunan ve 3. kişi konumunda olan Yusuf Yiğit ile 4. kişi konumunda olan C. Ç.’ı davalı göstermeksizin bu kişilerle alım satım ilişkisinde bulunan ve 5. ve 6. kişi konumunda olan diğer kişileri davalı göstermiştir. Bu nedenle 5. ve 6. kişiler davalı gösterildiğine göre bu davalılara taşınmazı satan ve dava sonucunda hakları etkilenebilecek olan dava dışı Y.Y. ve C.Ç.’ın da davalı olarak gösterilmeleri gerekmektedir. Bu durumda mahkemece Y.Y. ve C. Ç.’ın davaya dahil edilerek dava dilekçesinin kendilerine tebliği için davacı tarafa süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra tarafların tüm delillerinin toplanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan davanın esasına girilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28.1.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.