YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4478
KARAR NO : 2014/4287
KARAR TARİHİ : 24.03.2014
MAHKEMESİ : Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2011/834-2012/821
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleten ve sürücüsü olduğu aracın kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu müvekkilinin yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, tedavinin devam ettiğini, maddi ve manevi zararının oluştuğunu, aracın trafik sigortası bulunmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 150.000,00 TL maddi ve 60.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile 126.666,59 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-)a) Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalılardan S.. G..’in maliki, diğer davalı M.. V..’ın sürücüsü olduğu 27 LE 491 Plakalı araç davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu 27 KN 058 plakalı motosiklete çarparak kazaya sebebiyet vermiştir. Olayda davacı yolcu olup atfı kabil bir kusuru yoktur. Davacı vekili, davayı karşı araç işleteni ve sürücüsüne yöneltmekle birlikte, Kazaya karışan her iki aracın da trafik sigortası bulunmadığı için sigorta şirketi olarak sadece Güvence Hesabı’na karşı davayı yöneltmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1nci maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu araç işletenlerinin aynı yasanın 85/1. maddesinde belirtilen sorumluluklarını karşılamak üzere yaptırıldığı açıklanmıştır. Buna göre, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu işletenin sorumluluğu esasına dayandığından, zorunlu trafik sigortacısı ancak işleteninin kusuru oranında zarar görene karşı sorumlu olacaktır. Anılan yasanın 88/1. maddesine göre, zarar görene karşı birden fazla işleten sorumlu olduğu hallerde, bunlar hakkında teselsül hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir. Güvence Hesabı’nın sorumluluğu 2918 sayılı Yasa’nın 85. ve devamı maddelerinde düzenlenen işletenin sorumluluğu esasına dayandırılmış olduğundan, meydana gelen zarardan Güvence Hesabının olayda trafik sigortası bulunmayan her iki aracın işletenlerinin kusurları oranında sorumludur. Davacı, olayın başında sorumluluğu olduğunu düşündüğü kişilere karşı müşterek-müteselsil sorumluluğa dayanarak istemde bulunmuştur. İçerisinde yolcu olarak bulunduğu aracın işleten ve sürücüsünün dava dışı tutulmuş olması, davacının bu kişilerin kusursuz olduğunu iddia etmesi anlamına gelmez. Zarar gören davacının istediği tazminatlarından tam kusur üzerinden hesap yapmak yerine, davalıların kusuru gözetilerek indirim yapılması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
b)Dosya kapsamına göre; davacı yaşadığı olay nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep etmiş, mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre % 50 oranında maluliyeti bulunan davacının iyileşme sürecinin 18 aya kadar uzayabileceği ve bu sürede %100 malul sayılacağı belirtilmiştir. Gerekçeli kararda 18 aylık geçici iş göremezlik tazminatının 7.931,33 TL ve %50 maluliyete göre maddi zararının 126.666,59 TL olduğu belirtilmiş olmasına rağmen sadece daimi iş göremezlik tazminatına hükmedilmesi ve geçici iş göremezlik zararına ilişkin hüküm kurulmaması doğru olmamıştır. Bu hususun göz önünde bulundurulmaması nedeni ile kararın bozulması gerekmiştir.
c) Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı
ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K.nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, 27.09.2009 tarihinde meydana gelen kazada, davacının % 50 oranında malul kaldığı ve olayda bir kusurunun bulunmadığı da göz önünde bulundurulduğun da davacı için takdir olunan manevi tazminatın çok düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2/ a,b,c) bentlerinde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.