YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/39
KARAR NO : 2014/601
KARAR TARİHİ : 20.01.2014
MAHKEMESİ : Gürpınar Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2012
NUMARASI : 2010/13-2012/50
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı HDI Sigorta A.Ş. vekili ile davalı Metro Tur.Sey.Org. Ve Tic.A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni/sürücüsü ve Trafik (ZMSS) Sigortacısı olduğu araçların sebebiyet verdiği trafik kazasında, davacıların eşi/babaları ve destekleri olan Müslüh Akdoğan’ın vefat ettiğini ileri sürerek, davacılar için toplam 2.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatı ile toplam 8.000,00 TL. manevi tazminatın faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Davacılar tarafından aynı olayda kusurlu olarak kazaya sebep oldukları iddiasıyla, mahkemenin 2010/109 Esas sayılı dosyasından davalı V.O. ile mahkemenin 2010/14 Esas sayılı dosyasından davalılar M. Turz.Sey.Org.ve Tic.A.Ş. ile F. T. aleyhlerine maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan dava dosyaları asıl dava dosyası ile birleştirilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Birleştirilen davanın davalılar vekilleri de davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davada; davalılar A.. E.. ve A.. A.. hakkındaki davanın olayda kusurları bulunmadığından reddine, diğer davalılar hakkındaki maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne, birleştirilen davalar yönünden de; davalılar hakkındaki maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı H. Sigorta A.Ş. vekili ile davalı M. Turz.Sey.Org.ve Tic.A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleştirilen dosyalar yönünden dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-) Davalı M. Turz.Sey.Org.ve Tic.A.Ş. vekilinin araç işletenliğine ilişkin temyiz itirazları yönünden;
2918 Sayılı KTK’nu hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3.kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3.maddesinde “işleten araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracı uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85.maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyip zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi,doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir.
Somut olayda, birleştirilen davada davalı V. O adına trafikte kayıtlı olan ….. plakalı aracın kaza sırasında üzerinde davalı M. Turz.Sey.Org.ve Tic.A.Ş.nin amblemi/logosu bulunduğu belirlenmiş ise de davalı vekili, yargılama aşamasında müvekkilinin işleten sıfatı bulunmadığını ileri sürmüş, mahkeme tarafından bu konuda yeterli bir araştırma yapılmamıştır.
O halde; mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere trafik kaydına göre malik olmayan kişi ya da hükmi şahsiyetlerin gerçekte aracın işleteni olduğu hususunda ispat yükünün davacı taraf üzerinde olduğu hususu da göz önünde bulundurularak, davacı yanın bu yöndeki delillerinin sorulması, buna göre taraflar (araç kayıt maliki ve davalı şirket) arasında tanzim edilen kira sözleşmesi olup olmadığı, uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, sonuç olarak yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davalının işletenlik sıfatının bulunup bulunmadığı, dolayısıyla davalının pasif husumet ehliyetinin varlığı hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
2-) Her iki davalı vekilinin kusur durumuna ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Yargılama sırasında yapılan 24.5.2010 tarihli keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ile 13.12.2010 tarihli heyet raporunda kusur oranları yönünden meydana gelen çelişkileri gidermek için alınan 07.10.2011 tarihli KGM-Trafik Fen Heyeti raporu mahkemece benimsenerek hükme esas alınmış ise de; olaya ilişkin olarak Van 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/330 Esas, 2013/201 Karar sayılı dava dosyasında farklı tarihlerde alınan bilirkişi raporlarında kusur yönünden meydana gelen çelişkileri gidermek için (ceza kararı içeriğine göre) Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Genel Kurulu’ndan alınan 25.2.2013 tarihli raporda, sanıklar F.T., M.. K.. ve A.. E..’nin olayda kusurlarının bulunmadığı, tüm kusurun müteveffa yayada olduğu belirtilmiş ve ceza mahkemesince bu rapor hükme esas alınıp 21.5.2013 tarihinde sanıklar hakkında beraat kararı verilmiş olup, ceza yargılamasına ilişkin dosyanın halen temyiz incelemesinde olduğu anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi (6098 S.TBK’nun 74.maddesi) uyarınca, hukuk hakimi ceza mahkemesince belirlenen kusur oranıyla bağlı değil ise de ceza mahkemesince belirlenen maddi olgu ile bağlı olup, somut olay itibariyle maddi olgu bakımından da raporlar arasında çelişki meydana geldiği açıktır.
O halde, mahkemece, öncelikle ceza davasına ilişkin dosya sonucunun beklenmesi, ondan sonra yukarıda açıklanan hususlar hep birlikte tartışılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-) Bozma neden ve şekline göre davalı vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı H. Sigorta A.Ş. vekili ile davalı M. Turz. Sey. Org. ve Tic. A.Ş. geri verilmesine 20.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.