Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/3861 E. 2014/4682 K. 31.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3861
KARAR NO : 2014/4682
KARAR TARİHİ : 31.03.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 33. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2012
NUMARASI : 2011/24-2012/160

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde asıl dosya davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan davacıların yaralandığını ileri sürerek, her davacı için 5.000,00’er TL. maddi tazminat ile 10.000,00’er TL. manevi tazminatın faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Davacı Bi. Sey.Taş.Tic.A.Ş. Vekili tarafından davalı E.. E.. aleyhine İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/661 Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davasına ait dava dosyası asıl dava ile birleştirilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, asıl davada; davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın reddine, davacı H.. Ç..’in davasının kısmen kabulü ile 500,00 TL. maddi tazminat ile 200,00 TL. manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan tahsiline, davacı S.. Ö..’un maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, birleştirilen davada; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, asıl dosya davacıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-)Mahkemece davacıların maddi tazminat talepleri yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, verilen karar dosyada mevcut delillere uygun düşmemektedir.
Dava konusu trafik kazasında davalı tarafa ait araç içinde yolcu olarak bulunan davacı H.. Ç..’in 3 aylık davacı S.. Ö..’un ise 15 günlük süre içinde iyileşebileceği Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edilmiş olup, her iki davacının olay sebebiyle geçici iş göremezlikten kaynaklanan zararlarının meydana geldiği açıktır.
O halde, her iki davacının geçici iş göremezlik sebebiyle uğradıkları zarar miktarının aktüerya uzmanı bilirkişiden alınacak ek rapor ile belirlendikten sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacıların bu taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-)Davacıların manevi tazminat talepleri hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-)BK.’nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda, davalı tarafa ait aracın tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği olayda, araç içinde yolcu olarak bulunan ve kusuru bulunmayan davacı Hülya yukarıda belirtildiği üzere yaralanmış, bir süre hastanede yatarak tedavi görmüştür. Olay sırasında aynı araç içinde bulunan dava dışı bir yolcu vefat etmiş çok sayıda yolcu yaralanmıştır. O halde, meydana gelen olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalının sorumluluğun niteliği de göz önünde tutularak, davacı Hülya için olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşecek şekilde hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan düşük manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
b-)Öte yandan, araç içinde yolcu olarak bulunan diğer davacı Sevtap’ın da yukarıda belirtildiği üzere diğer davacı kardeşi ile birlikte hafif derecede yaralandığı açık olup, bu davacının da oluş şekli itibariyle olayda üzülüp acı ve elem duyması kaçınılmazdır. O halde, davacı Sevtap’ın manevi zararların kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalı tarafın sorumluluğun niteliği de göz önünde tutularak olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşecek şekilde hak ve nesafet kuralları çerçevesinde uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken talebinin reddine karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 31.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.