Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/3625 E. 2014/466 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3625
KARAR NO : 2014/466
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/12/2012
NUMARASI : 2008/752-2012/1019

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı S.S. Tekstilkent Koop. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkili tarafından işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı işyerinin 13.10.2007 tarihinde binanın çatı giderindeki su oluklarının tıkalı olması nedeniyle terasta biriken suların sızması suretiyle hasarlandığını, 2.767 TL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalılar S.S.T. Koop. ve Garanti K. İnş.A.Ş.’nin bina maliki olduğunu, dahili davalı Koza Yönetim ve Servis A.Ş’nin bakım ve onarımdan sorumlu bina yöneticisi sıfatını taşıdığını ileri sürerek, 2.760 TL tazminatın 06.11.2007 ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini istemiştir.
Makemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, sigortalı işyerindeki hasarın ortak alan olan çatı gideri oluklarının tıkalı olması nedeniyle terasta biriken suların katlara sızması sonucunda meydana geldiği, hasardan KMK’nun 18.maddesi gereğince kat maliklerinin sorumlu olduğu, dahili davalı yönetimin sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle dahili davalı K. Yönetim Servis A.Ş. hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine, 2.760 TL tazminatın 06.11.2007 ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı S.S.Tekstilkent Koop vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davasını bina maliklerine karşı açmış, 11.02.2009 havale tarihli dilekçesi ile kat malikleri kurulu kararıyla onarım, bakım ve idarenin verildiği K. Yönetim Servis A.Ş.’nin davaya dahil edilmesini talep etmiştir. Davacının bu talebini içeren dilekçenin 27.02.2009 tarihinde tebliğini müteakip K. Yönetim Servis A.Ş. vekili 12.03.2009 havale tarihli dilekçe ile müvekkilinin taşınmazın yöneticisi ve kiralayanı olduğunu, tadilat yaparken gerekli özeni göstermeyen sigortalı kiracının hasardan sorumlu olduğunu savunmuştur.
Dosya içerisindeki belgelere göre davaya dahil edilen K. Yönetim Servis A.Ş., hasarın gerçekleştiği tarihte sigortalı işyerinin bulunduğu T. K. Plaza İş Merkezinin yöneticisidir. Bu durum taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Yönetim planına göre görevleri arasında ortak yerlerin temizliği, bakım ve onarımı da bulunmaktadır. Dava konusu hasar, ortak yerlerden olan çatının bakım ve onarım eksikliğinden kaynaklanmıştır. Davacının sigortalısı ile dahili davalı arasında yöneticilik hizmetinden ve kira sözleşmesinden kaynaklanan akdi ilişki bulunmaktadır. K. Yönetim Servis A.Ş.’nin aynı zamanda Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 38. maddesi gereğince de vekil gibi sorumluluğu vardır. Onaylı yönetim plan v.s. içeriğine göre, bakım ve onarım ile görevlendirilen yönetici, üçüncü şahıslar tarafından açılan davalarda kat maliklerini temsil etmekle görevlendirilmiştir.
Mahkemece, hasardan yöneticinin sorumlu olmadığı belirtilerek K. Yönetim Servis A.Ş. hakkındaki dava pasif husumet bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiş, tazminatın bina malikleri diğer davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, K. Yönetim Servis A.Ş. vekili lehine ücreti vekalet takdir edilmiştir. Hükmü davacı ve dahili davalı temyiz etmemiş, hükmü temyiz eden davalı S.S. T. Koop vekili temyiz dilekçesinde, davaya dahil edilen K. Yönetim Servis A.Ş.’nin yönetici olup ortak alanın onarım ve bakım sorumluluğunu ihmal ederek hasarın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini ve bu davalı hakkındaki davanın sorumluluğu bulunmadığından bahisle pasif husumet nedeniyle reddi kararının hukuka uygun bulunmadığını belirtmiştir.
Somut olayda, tüzel kişiliği bulunan dahili davalı yönetici, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 38. maddesi uyarınca kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur. Davalı bina malikleri ile yönetici dahili davalı arasındaki iç ilişki nedeniyle ileride açılabilecek rücu davası yönünden, davalı bina malikinin hükmü temyizde hukuki yararının bulunduğu aşikârdır. Diğer yandan dahili davalı, kiraya veren sıfatını taşımaktadır. Borçlar Kanunu’nun kira aktini düzenleyen hükümlerine göre kiraya verenin yükümlülükleri vardır. Yine Borçlar Kanunu’nda düzelenlenen bina malikinin sorumluluğu ve bu sorumluluktan kurtarma ile ilgili hükümleri de tartışılmalıdır. Eldeki dava, bina maliklerinin yöneticiye (dahili davalı) karşı ileride açabilecekleri rücu davasına temel teşkil edeceğinden açıklanan maddi ve hukuksal durumlar tartışılmadan yöneticinin (aynı zamanda kiralayan) sorumluluğu bulunmadığından söz edilemez.
Bu davadaki hüküm, ileri de açılacak rücu davası yönünden kesin hüküm oluşturmaz ise de meydana gelen zarardan dolayı sorumluluğunun olmadığına karar verilmesi ve bu haliyle (sorumlu olmadığı gerekçede yazılarak) kesinleşmesi güçlü delil oluşturmaktadır. Temyiz edenin sıfatına göre dahili davalının usuli müktesep hakları da gözönüne alınarak mahkemece aleyhine icrai nitelikte bir hüküm kurulmayacağı, hakkındaki ret kararı kesinleşen dahili davalının sorumluluğunun tespit edilmesiyle yetinileceği dikkate alındığında ihlal edilmemiş olacaktır. (Yargıtay HGK 04.11.2009 gün 2009/16-428 E. 2009/483 K. sayılı kararı)
Bu halde, dahili davalı hakkında davanın reddine ilişkin kesinleşen hüküm, eldeki davanın davacısı yönünden de değişmeyeceği gözetilerek, hasarın yöneticinin görevleri arasında olan ortak alandaki onarım ve bakım eksiklikten kaynaklanmasına ve diğer hukuki sebeplere göre, dahili davalının bina malikleri gibi sorumlu olduğunun tespitine dair karar verilmesi için, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı S.S. T. Koop. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı S.S. T. Koop.’e geri verilmesine 16.1.2014 gününde Üye E.S.B.’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, ana taşınmazın maliki oldukları iddiasıyla S.S. T. Kooperatifi ve Garanti K. İnş.San.Tic.A.Ş aleyhinde açılmış olup adı geçen davalıların ana taşınmazın maliki oldukları konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi bu husus mahkemenin de kabulündedir.
K. Yönetim ve Servis A.Ş. ise dava dilekçesinde hasım olarak gösterilmeyen, mahkemece re’sen verilen mehil üzerine davacı tarafından davaya dahil (teşmil) edilen ana taşınmazın yöneticisidir (634 sayılı KMK 38).
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 20/d maddesinde kat maliklerinin ana gayrimenkulün bütün ortak yerlerinin bakım, koruma ve onarım giderlerinden sorumlu oldukları,
Yasanının 27. maddesinde ana gayrimenkulün kat maliklerince yönetileceği,
Yasanın 34. maddesinde kat maliklerinin ana gayrimenkülün yönetimini kendi aralarında veya dışarıdan seçecekleri bir kimseye verebilecekleri,
Yasanın 38. maddesinde de yöneticinin kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumlu olduğu düzenlenmiştir.
634 sayılı KMK 34 ve 38. maddesi hükümleri göstermektedir ki ana gayrimenkulün yönetimi için atanan yönetici vekil statüsündedir. Gerek iç ilişkide gerek dış ilişkide vekil gibi sorumlu ve vekilin haklarına sahiptir.
Dava, taşınmazın malikleri aleyhinde açılmış olup dahili davalı K. Yönetime ve Servis A.Ş. aleyhinde usulüne uygun açılmış bir dava söz konusu değildir.
Davalılar ile K. Yönetim ve Servis A.Ş. arasındaki ilişki, ihtiyari dava arkadaşlığı olduğundan dahili dava yolu ile husumetin yaygınlaştırılması ve dahili dava olanağı bulunmamaktadır. (Baki Kuru HUMK Cilt 1, sh.785, Ejder Yılmaz HMK Şerhi sh.595)
Nitekim K. Yönetim ve Servis A.Ş. aleyhindeki davanın husumetten reddine ilişkin karar davacı vekilince temyiz edilmiş de değildir.
Açıklanan nedenlerle davalı T. Yapı Kooperatifinin hakkında, usulüne uygun açılmış bir dava bulunmayan ihtiyari dava arkadaşı dahili davalı K. Yönetim ve Servis A.Ş. Aleyhindeki temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına karar verilmesi gerekirken dahili davalıyı zorunlu dava arkadaşı gibi değerlendirmek suretiyle yerel mahkeme kararını bozan çoğunluk görüşüne karşıyım.