Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/3471 E. 2014/3781 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3471
KARAR NO : 2014/3781
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Alaçam Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2012
NUMARASI : 2006/218-2012/539

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı tarafa ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada desteklerinin öldüğünü açıklayıp, fazlaya dair haklarını saklı tutarak davacılar için 1.000’er TL maddi ve davacı nadir için 3.000 TL, Zafer için 2.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın ıslah edilmiş tutarlarla birlikte kabulüne karar verilmiş; kararı davalılar temyiz etmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekili dava dilekçesi ile davacılar için 1.000’er TL maddi tazminat talep etmiş olup, mahkemece talep ıslah edilmiş gibi toplam 78.123,27 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiş ise de dosya içerisinde ıslah dilekçesine rastla-
nılmamıştır. Usulüne uygun olarak yapılmış ıslah bulunmadan yazılı şekilde talep aşılarak karar verilmesi isabetli değilir.
3-Kabule göre de; KTK’nun 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup, mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ile ödeme miktarının aynen mahsubu sonucunda bulunan tazminat tutarına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 18.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.