YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/3158
KARAR NO : 2014/7617
KARAR TARİHİ : 15.05.2014
MAHKEMESİ : Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/09/2012
NUMARASI : 2011/514-2012/503
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, borçlu A.. B.. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ancak borcun tahsilini güçleştirmek amacı ile kendisine ait 819 ada 3 sayılı parseldeki payını davalılar M.. P.., M.. T.., M.. C.., N.. E.. ve İ.. Ö..’e, 438 ada 7 sayılı parseldeki payını ise Y.. Ç..’a sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı İ.. Ö.. ve A.. B.. cevap vermemiş, diğer davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı Y.. Ç.. yönünden husumet nedeniyle, diğer davalılar yönünden ise davanın kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
6183 sayılı yasanın 24 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
6183 sayılı yasanın 25. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
6183 sayılı yasanın 28,29 ve 30. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle 28.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza 301.maddede malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan 29.maddede de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Bu nedenlerle mahkemece davanın bu yönde incelenmesi yapılıp kanun maddelerinde düzenlenen iptal şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
6183 sayılı yasanın 31. maddesi uyarınca 27, 28, 29 ve 30 uncu maddelerde sözü edilen tasarruf ve muamelelerden faydalananlar elde ettiklerini, elden çıkarmışlarsa takdir edilecek bedelini vermeye bu kanun hükümleri dairesinde vermeye mecburdurlar. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir.
Somut olayda davalı Yücel yönünden husumet nedeniyle, diğer davalılar yönünden ise davanın kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece yukarda açıklandığı gibi 6183 sayılı yasanın 28, 29, 30 ve 31. maddeleri uyarınca hiç bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın davanın reddine karar verilmiştir. Bu nedenle mahkemece davacı taraftan delillerinin neler olduğunun sorulması, varsa taraflardan delillerinin ibrazının istenilmesi, dava konusu taşınmazların gerçek değeri ile tapuda yazılı satış bedelleri arasında bir mislini aşan fahiş fark olup olmadığının saptanması amacı ile taşınmazlar üzerinde uzman bilirkişiler vasıtası ile keşif yapılarak garçek değerlerinin belirlenmesi, yine davalılar arasında akrabalık, komşuluk, ticari ilişki gibi bir yakınlık olup olmadığının araştırılması,davalı Y.. Ç..’ın dava konusu 438 ada 7 sayılı parseli borçlu davalıdan satın almış olduğundan bu davalı yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasının yanlış olduğunun göz önünde tutulması, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değelendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yanlış değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.