Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/298 E. 2014/600 K. 20.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/298
KARAR NO : 2014/600
KARAR TARİHİ : 20.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2012
NUMARASI : 2008/690-2012/373

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik (ZMSS) sigortacısı olduğu aracın davacıların eşi, babaları, oğulları ve kardeşleri olan yaya A. Y.’a çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, olay nedeniyle davacıların maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, ıslahla birlikte destekten yoksun kalma ve cenaze gideri için toplam 304.413,94 TL. maddi tazminatın tüm davalılardan, toplam 40.000,00 TL. manevi tazminatın ise sigorta şirketi dışındaki davalılardan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili ile diğer davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın toplam 250.936,07 TL. destekten yoksun kalma tazminatı, 1.930,08 TL. cenaze gideri yönünden ve toplam 27.500,00 TL. manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1-)Davalılar E.Turz.Sos.Hiz.Oto.Gıda Teks.San.ve Tic.Ltd.Şti. ile İ.. E.. vekilinin bir kısım temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-)Mahkemece her davacının manevi tazminat talebi ayrı ayrı değerlendirilerek ayrı hüküm kurulması gerekirken, davacı eş ve çocuklar için, davacı anne ve baba için, davacı kardeşler için gruplandırma yapılıp toplu olarak ve hangi davacı için ne miktarda olduğu belli olmayacak şekilde manevi tazminata hükmedilmesi usul hükümlerine aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
b-)Mahkemece kusur yönünden yargılama sırasında alınan ve birbiriyle uyumlu bulunan 02.9.2010 tarihli bilirkişi raporu, 11.4.2011 tarihli bilirkişi heyet raporu ve bu heyetin 13.7.2011 tarihli ek raporu benimsenerek ve dava konusu olayda davalı tarafın % 40, davacıların desteği yaya/müteveffa Abdurrahman Yılmaz’ın % 60 oranında kusurlu olduğu kabul edilip yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; olaya dair düzenlenen tutanak içeriği, ceza mahkemesince yapılan keşif, dinlenen tanık beyanları, olay yeri fotoğrafları ve tüm dosya kapsamı itibariyle, olay yeri bölünmüş yanyol olup ayrıca yaya üst geçidi bulunmasına karşın, müteveffanın kendi güvenliği için bu üst geçidi kullanmadan yolun karşısına geçmeye çalıştığı sırada kazanın (yaya üst geçidinin altında) meydana geldiği görülmektedir. Bu oluşa göre, dava konusu olayda davalı araç sürücüsünün daha az kusurlu olup, ölenin (müteveffanın) daha fazla oranda kusurlu olacağı açıktır.
Buna göre, mahkemece, yukarıda açıklanan hususların birlikte tartışılıp irdelenmek üzere, olayda davalı sürücü ile yaya Abdurrahman Yılmaz’ın kusur oranları yönünden kusur uzmanı başka bilirkişi heyetinden oluşa uygun, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık yeni bir rapor alınması, meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-)Davalı sigorta şirketi vekilinin bir kısım temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-)Dosya içindeki otopsi tutanağı kimlik tanığının beyanına göre müteveffanın Kartal E-5 Yanyol üzerindeki Teknik Yapı şirketinde tünel kalıpçısı olarak çalıştığı, dava dilekçesinde de buna uygun olarak müteveffanın inşaat ustabaşısı olduğu belirtildiğinden, mahkemece, öncelikle davacı yanın müteveffanın çalıştığı işi/işyeri yönündeki delillerini ibrazının sağlanması, ondan sonra işyerinden kaza tarihindeki sürekli ve net kazanç durumunun sorulması, maaş bordrosu ve sosyal güvenlik kayıtlarının getirtilmesi, sosyal güvenlik kurumunca olay nedeniyle hak sahiplerine yapılan bir ödeme bulunup bulunmadığının araştırılması ve gerektiğinde bilirkişiden bu yönde ek rapor alınması gerekirken, müteveffanın gelir durumu yönünden davacı tarafın ve tanıkların tek yanlı ve soyut beyanına bağlı kalınıp, kaza tarihinde asgari ücretin 3.88 katı oranındaki aylık 2.080,00 TL. net gelir esas alınarak hesaplama yapan 13.2.2012 tarihli hesap bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması isabetli değildir.
b-)Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2 maddesi uyarınca, sigorta şirketi harç, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerini karşılamakla yükümlü olmakla birlikte, hüküm altına alınan tazminat miktarı sigorta bedelini geçerse, sigortacının bu masraflardan sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde sorumlu tutulması gerekirken, bu yön gözetilmeden davalı sigorta şirketinin harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin tamamından diğer davalılar ile birlikte sorumlu tutulması da isabetli değildir.
3-)Yukarıda açıklanan bozma neden ve şekline göre, temyiz eden davalıların bu aşamada diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar Allianz Sigorta, İbrahim ve Er Turizm’e geri verilmesine 20.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.