Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/294 E. 2014/603 K. 20.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/294
KARAR NO : 2014/603
KARAR TARİHİ : 20.01.2014

MAHKEMESİ :Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ :14/06/2012
NUMARASI :2008/315-2012/494

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın davacı Aliye’nin eşi, diğer davacıların da babası olan yaya İ. S.’ya çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, davacıların destekten yoksun kaldığını, davalının başvuru üzerine yaptığı ödemenin zararı karşılamadığını ileri sürerek, eksik ödeme sebebiyle düzenlenen 31.5.2006 tarihli kısmi ibranamenin iptaliyle, ödenen miktar mahsup edildikten sonra kalan poliçe limitinden (21.010,00 TL.) fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 7.000,00 TL. maddi tazminatın faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kabulü ile taraflar arasındaki ibranamenin iptaline ve 21.010,00 TL. maddi tazminatın 15.12.2004 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-)Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi davacıya ödeme yapılarak ibra edildiğini savunmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar” başlıklı 111.mad-
desinde, tazminat miktarlarına ilişkin anlaşmaların iptali koşulu belirlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup, mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme), hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. Mahkemece yapılan ödemenin ödeme tarihinde yeterli olup olmadığı bu nedenle de ibranın geçerli olup olmadığı araştırılmaksızın, sadece ödemenin mahsubu sonucu bulunan tazminat tutarına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3-)Öte yandan, davacı vekili dava dilekçesinde, poliçe limitinin 30.000,00 TL. olduğu ve davalı tarafından ödenen miktar mahsup edildikten sonra 21.010,00 TL. poliçe limitinin kaldığı, buna göre şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000,00 TL. maddi tazminatın faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup, yargılama sırasında davacı tarafından yapılan bir ıslah talebi de bulunmadığına göre, mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi hükmü uyarınca hakimin tarafların talep sonuçları ile bağlılığı ilkesi göz ardı edilip, ödemeden sonra kalan poliçe limitinin tamamı üzerinden talebin aşılması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi de isabetli değildir.
SONUÇ; Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan diğer temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.