YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2744
KARAR NO : 2014/785
KARAR TARİHİ : 23.01.2014
MAHKEMESİ : Muradiye Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2012
NUMARASI : 2010/62-2012/166
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı B. Elektrik Gıda İnşaat Ltd. Şti vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleteni olduğu aracın neden olduğu kazada davacının yaralandığını ileri sürerek, 50.925,00 TL maddi ve 75.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı D. Holding A.Ş. vekili husumet itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı B. Elk.Gıda İnş.Ltd.Şti. vekili, olay nedeniyle davacı ve eşine 100.000 TL civarında ödeme yaptıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı D.Holding AŞ aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davanın kısmen kabulü ile 36.375,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı B. Elektrik Gıda İnşaat Ltd. Şti vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ödeme makbuzlarının davacının eşi adına düzenlenmiş olmasına göre davalı B. Elektrik Gıda İnşaat Ltd. Şti vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan yaralanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, dava konusu olayın oluş şekli, yaralanmanın niteliği gibi nedenler karşısında davacı için takdir edilen manevi tazminat miktarı fazla olup, adalete uygun düşmemiştir.
Bu itibarla, hükmedilen manevi tazminat miktarından düşülmek suretiyle adalete daha uygun tazminata hükmedilmesi için kararın davalı Ba. Elektrik Gıda İnş. Ltd. Şti yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı B. Elektrik Gıda İnşaat Ltd. Şti vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı B.Elektrik Gıda İnşaat Ltd. Şti vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı Ba. Elektrik Gıda İnşaat Ltd. Şti yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı B. Elektrik Gıda İnşaat Ltd. Şti’ne geri verilmesine 23.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
-KARŞI OY-
Somut uyuşmazlıkta;
27.12.2008 tarihinde davalıya ait iş makinasının çalışma sırasında davacının eşine ait eve zarar vermesi ve ev içinde bulunan davacıyı yaralaması nedeniyle davacı tarafından iş gücü kaybı ve manevi tazmınatın tahsili istemiyle dava açılmış,
Davalı aşamalardaki savunmalarında, yıkılan çatısız, betonarme 60 metrekarelik, kirişsiz, kolonsuz ev yerine müvekkilince bodrum katı, her bir katı 140 metrekare olan toplam 280 metrekare alanlı kolonlu, çatılı, imar yönetmeliğine uygun, birinci sınıf malzeme kullanılarak ev yapıldığını ve teslim edildiğini, davacı ve eşine 13 ay boyunca gıda elbise ve yakıt verildiğini, yeni ev eşyası ile evinde önceden bulunmayan fırın, çamaşır makinası gibi eşyaların alındığını, 9.909,60 TL hastanede verilen muayene tedavi farkı ilaç bedeli ödendiğini, 27.11.2008-15.12.2009 tarihleri arası davacının eşine aylık 950,00 TL ödeme yapıldığını, gıda giyim yakacak ve ev eşyaları için 28.933,05 TL ödendiğini bu kaza nedeniyle 100.000,00 TL civarında ayni ve nakdi yardım yapıldığını, 92.760,15 TL’nin belgeye bağlı olduğunu, açılan dava ile davacının haksız zenginleşmek istediğini bildirerek davanın reddini savunmuş,
Yargılama sonucunda mahkemece 38.775,48 TL maddi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmiş,
Davalının maddi tazminat davasına yönelik istemleri sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilmiştir.
Maddi tazminata yönelik davalının temyiz istemlerinin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
1-Davalı tarafından savunmasında belirtilen bir kısım ödemelerin dava konusu edilen geçici-daimi iş gücü kaybı zararı ile bir ilgisi bulunmamakla birlikte bir kısım ödemeler gıda, yiyecek, giyecek, içecek vs. için yapılmış olup davacının bir kısım zararı davalı tarafından tazmin edilmiştir. Bu halde hükmolunan maddi tazminattan mülga 818 sayılı BK. 44 maddesi gereğince hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekirken mahkemece bu konuda karar verilmemesi ve davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi doğru değildir.
2-Aktüer bilirkişi raporunda adli tıp raporuna dayanılarak davacının 27.12.2008-27.12.2010 tarihleri arasında iki yıl geçici işgücü kaybına maruz kaldığı
gerekçesiyle tazminat hesaplanmış, mahkemece de rapora istinaden hüküm kurulmuş ise de, Adli Tıp Kurumu Van Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün 24.02.2011 gün 2011/208 sayılı raporunda davacının geçici iş güçten kalma süresi ile ilgili hiçbir açıklık bulunmadığı gibi mahkemece de davacının geçici iş ve güçten kalma süresi de tespit ettirilmemiştir.
Bu halde davacının geçici iş ve güçten kalma süresinin usulüne uygun tespit ettirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle davalının maddi tazminat davasına yönelik temyiz itirazlarının da kabulü ile kararın bu nedenle de bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde maddi tazminat istemine yönelik temyiz talebinin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.