Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/2693 E. 2014/740 K. 22.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2693
KARAR NO : 2014/740
KARAR TARİHİ : 22.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/09/2012
NUMARASI : 2009/115-2012/1097

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, asıl ve birleşen dosyada; müvekkiline kaskolu araç seyir halinde iken davalıların murisi A. Y.ı’nın yola çıkması nedeniyle meydana gelen trafik kazası sonucunda aracın hasarlandığını, kazanın oluşumunda müteveffanın %75 oranında kusurlu olduğunu belirterek, murisin kusuruna isabet eden 4.552 TL’nın faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hasar miktarının gerçek olup olmadığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesi (6102 sayılı TTK m. 1472) uyarınca kasko sigortasına dayanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Halefiyete dayalı olan rücu davası, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Dolayısıyla, tazminat davasının ilkeleri dikkate alınmalıdır. Sigortacı, selefine ödediği miktarı değil, ancak gerçek zarar miktarını sorumlusundan isteyebilecektir.
Somut olayda mahkemece dosya içerisinde bulunan 30.04.2008 tarihli fatura gerekçe gösterilerek hasar bedelinin gerçekliği konusunda tereddüt oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Adı geçen belge yansıtma faturası olup, üzerinde aracın onarımına dair bilgi bulunmadığı gibi, sigortalıya ait işyerinin iştigal konusunun da araç onarımı olup olmadığı belli değildir. Ayrıca davacı vekilince sigortalı tarafından imzalanmış ibraname de dosya içerisinde bulunmakta olup, ödemenin gerçek olmadığı yönünde taraflar arasında bir çekişme de bulunmamaktadır.
Kaldı ki, aracın onarımının yapılmaması halinde dahi, sigortacının gerçek zarar miktarını zarar sorumlusundan isteyebileceği ve hasar bedelinin tespiti hususunun da mahkemenin görevi dahilinde olduğu nazara alınarak, gerektiğinde taraflardan sorulmak suretiyle kaza nedeniyle düzenlenen tüm belgeler ilgili yerlerden getirtilerek, bilirkişi marifetiyle hasar bedelinin tespiti ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.