Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/2572 E. 2014/7529 K. 13.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2572
KARAR NO : 2014/7529
KARAR TARİHİ : 13.05.2014

MAHKEMESİ : Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/04/2012
NUMARASI : 2010/123-2012/190

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu V.. Y..’nun müvekkilinden satın aldığı taşınmazın bedelini ödememek için bu taşınmazı 12.11.2008 tarihinde davalı T.. D..’ya sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı borçlu savunma yapmamıştır.
Davalı T.. D.. vekili, aciz belgesi sunulmadığını, müvekkili ile borçlu arasında 2004 yılından beri ticari ilişki bulunduğunu, taşınmazı 25.000,00 TL nakit ve üzerindeki ipotekle birlikte aldıklarını, ipotek borcunun müvekkili tarafından halen ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davalıların alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlem yaptığı iddiasının davacı tarafından ispatlanamadığı, davalı Tuncay’ın taşınmazı gerçek bir satışla devraldığı, iyiniyetli olduğu, banka taksitlerini ödediği tasarrufun iptali koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması,iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının dava konusu taşınmazın davalı borçluya satılmasından kaynaklanan senetlerden doğduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, dosya kapsamından borçlunun aciz halinde olduğunun anlaşıldığı, iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaklardan sonra yapıldığı ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşıldığından dava ön koşuları gerçekleşmiştir. Dosya kapsamı ve mevcut deliller ile davalı T.. D.. vekilinin savunmasından davalı Tuncay’ın davalı borçlu ile 2004 yılından beri ticari ilişki içinde bulunduğu dolayısıyla İİK 280/1 kapsamında davalı 3.kişi Tuncay’ın borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olduğu,yine Bodrum 1.Asliye hukuk Mahkemesinin 2012/226 Esas 2013/262 Karar sayılı ilamıyla dava konusu tasarrufun iptaline karar verildiği ve taşınmazın satış aşamasında olduğu anlaşıldığından anılan kararın da güçlü delili mahiyetinde olduğu kabul edilerek eldeki davanın İİK 280/1 madde gereğince kabulü ile davacı alacaklıya takip konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olmayan gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.