Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/2407 E. 2014/2966 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2407
KARAR NO : 2014/2966
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2012
NUMARASI : 2012/51-2012/375

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 4.3.2014 Salı günü davacı A. Araç Kiralama Dış.Tic.Paz.Ltd.Şti. Vekili Av. Ö.. G.. geldi. Davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; Davalı üçüncü kişi D.. D.. davaya ilişkin cevap dilekçesinde kardeşinin borçlu davalılar ile aynı şirkette ortak olduğunu, kendisinin de evini bu şirketin kullandığı kredi için ipotek verdiğini, şirketin dolayısıyla borçlu davalıların mali durumlarının kötüye gittiğini beyan etmiş olduğundan Deren’in borçlu davalıların mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığı hususunun irdelenerek toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra hukukçu ve bankacı bilirkişiden alınan raporda göz önünde tutulmak suretiyle dava konusu satış bedeli nedeniyle alınan paranın borçlu davalı ile dava dışı borçlu şirketin borçlarının ödenmesi için kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacı taraf yasanın kendisine tanıdığı yasal imkanları kullanmak suretiyle alacağının tahsili için icra takibi yapmış, takip sonucunda alacağı tahsil edemeyince İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davasını açmıştır. Borçlu davalılar davacı alacaklının alacağının tahsilini engellemek için kendisine ait taşınmazı kendisinin mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bildiği anlaşılan davalı D.. D..’ya satmışlardır. İİK.nun 280/1 maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı işlemlerin borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceğinin, aynı maddenin 2. fıkrasında da maddede sözü edilen akrabaların borçlunun 1. fıkrada beyan olunan durumunu bildiğinin farz olunacağı öngörülmüştür. Bu madde uyarınca borçlu ile işlemde bulunan kişinin borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilmesi yeterli olup, borçlunun her hangi bir kişiye olan borcunun ödenmesi sonucu değiştirmemektedir. Bu durumda davalı Deren’in kardeşinin borçlu davalılar ile aynı şirkette ortak olduğu, kendisinin de evini bu şirketin kullandığı kredi için ipotek verdiği, şirketin dolayısıyla borçlu davalıların mali durumlarının kötüye gittiğini beyan etmiş olduğundan borçlu davalıların mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğu anlaşılmakla hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, hakimin hukuki bilgisi ile çözüme ulaştırabileceği bir konuda bilirkişiden rapor alınması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 4.3.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.