Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/233 E. 2014/46 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/233
KARAR NO : 2014/46
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ : Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/10/2012
NUMARASI : 2011/494-2012/396

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı şirketler vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalıların işleteni ve sigortacısı olduğu aracın davacı Şerife’nin eşi, davacı Cemile’nin oğlu, diğer davacıların da babası olan yaya O. E.’ye çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini ileri sürerek, davacı eş için 80.000,00 TL., diğer davacıların her biri için 40.000,00’ER TL. olmak üzere toplam 240.000,00 TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davacı eş için 50.000,00 TL., diğer davacıların her biri için 20.000,00’ER TL. olmak üzere toplam 130.000,00 TL. manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı şirketler vekilince temyiz edilmiştir.
1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
BK.’nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen miktarda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha düşük manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, zenginleşme sonucunu doğuracak şekilde fahiş manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalıların diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 13.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.