Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/2187 E. 2014/2070 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2187
KARAR NO : 2014/2070
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2012
NUMARASI : 2010/576-2012/425

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde dahili davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-KARAR-
Davacı vekili, davalının tam kusurlu ve alkollü olarak karıştığı trafik kazasında malul olan karşı araç sürücüsü için Alanya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/851 2007/103 ilamı gereğince belirlenen maluliyet tazminatının G.. H.. tarafından hak sahibine ödendiğini, ödenen 18.000,00TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalılar tarafından itiraz edildiğini belirterek takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalılar vekili, murisin ölmeden önce kazadan bahsetmediğini, birçok borç bırakarak vefat ettiğini, alacaklıların halen müvekkillerini arayıp alacaklarını istediklerini, müvekkillerinin hiçbir menkul ve gayrimenkul birikimi olmayıp yardıma muhtaç olduklarını, dava konusu alacağı ödeme imkanlarının bulunmadığını, bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre;davanın kabulü ile, Alanya 3.İcra Müdürlüğünün 2009-6353 Esas sayılı dosyasına müteveffa S.. Y.. tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, G.. H.. tarafından trafik sigortası bulunmayan aracın neden olduğu kaza sonrasında zarar gören kişiye ödenen tazminatın, rücuan tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesi “B. Ret; I. Ret beyanı; 1. Ret hakkı” başlığı ile düzenlenmiştir. Birinci fıkrası “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmünü içermektedir. Burada kayıtsız, şartsız red, yani “hakiki red” düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrası “Ölümü halinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır” hükmünü amirdir. Bu hüküm bir karinedir. Konumuzu veyadan önceki cümle ilgilendirmektedir.
Bir çok yargı kararlarında ve ilmi görüşlerde bu red, hükmi red olarak isimlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunu, “hakiki redde” süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu “hükmi reddinin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK. m. 599) yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.
Mirası hükmen reddetmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir. Somut olayda, mirasçılar icra takibine yaptıkları itirazda def’i yolunu tercih etmişlerdir. İşte bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir. Mirasın hükmen reddinin her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Yukarıdaki hukuksal açıklamalar ışığında verilen cevap dilekçesi Mk 605 anlamında mirasın hükmen reddi anlamındadır ve bu husus mahkemece resen araştırılmalıdır. Bu bakımdan mahkemece cevap dilekçesi değerlendirilmek amacıyla, ilgili kurumlardan davalıların murisinin taşınmazının bulunup bulunmadığı, vergi mükellefi olup olmadığı, SSK ve Emekli Sandığından maaş alıp almadığı belirlenmeli ve ayrıca kolluk araştırması ile mirasbırakanın ölmeden önce gelir getirici her hangi bir faaliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti için yeterli araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı olduğu şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle resen hükmün BOZULMASINA, bozma kapsam ve nedenine göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 18.02.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.