Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/21215 E. 2015/8085 K. 02.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21215
KARAR NO : 2015/8085
KARAR TARİHİ : 02.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili; davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortalı aracın karıştığı kazada araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, kazadan sonra bir süre tedavi gördüğünü ve kaza nedeniyle müvekkilinde işgücü kaybı oluştuğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; sürekli iş göremezlik tazminatı 3.400 TL ve tedavi gideri için 3.600 TL olmak üzere toplam 7.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında tedavi gideri isteminden vazgeçtiğini beyan etmiş, 16.7.2013 tarihli dilekçesi ile iş göremezlik tazminatı istemini 7.000 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı … şirketi vekili; davanın 5 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığını ileri sürerek, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; bilirkişi raporu benimsenerek, davanın kabulüne, 7.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı … şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK m. 49) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde (TBK m. 72) de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK.’nun 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık (TBK m. 72 gereğince 2 yıl) sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanışımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, … 2006, s. 794).
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK. m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı ….’nun 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK.’nun 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK.’nun 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 29.09.2000 tarihinde gerçekleşmiş, dava 10.09.2008 tarihinde açılmıştır. Davalı … şirketi vekilince zamanaşımı defi süresinden sonra ileri sürülmüşse de, davacı tarafça zamanaşımı define karşı çıkılmamış ve savunmanın genişletildiği itirazı ileri sürülmemiş, mahkemece de zamanaşımı defi yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Davaya konu trafik kazası sonucunda bir kişi yaralanmış olup, eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK.’nun 102/4. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 5 yıldır. Buna göre, kaza tarihi ile dava tarihi arasında uzamış ceza zamanaşımı süresi dolmuştur. Hal böyle iken, mahkemece, geçerli bir zamanaşımı definin mevcut olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …… AŞ.’ye geri verilmesine, 02/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.