YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21178
KARAR NO : 2014/609
KARAR TARİHİ : 20.01.2014
MAHKEMESİ : Ağrı 3. Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 17/07/2013
NUMARASI : 2013/10-2013/291
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı aracın trafik kazasında hasara uğradığını, davalının zarar bedelini tam olarak ödemediğini ileri sürerek, 6.784,00 TL. nın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, poliçe teminat kapsamında kalan 1.hasar bedelinin davacıya ödendiğini, ancak, motor aksamındaki hasarın (2.hasar) kazadan sonra araç kontağının kapatılmayıp motorun çalıştırılmaya devam edilmesinden kaynaklandığını, zararın arttırıldığını ve bu hasarın teminat dışı kaldığından davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1-) Davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğu ve dava dışı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Erciş Şubesinin dain ve mürtehin olarak poliçede gösterildiği anlaşılmaktadır.
TTK.nın 1269. maddesi uyarınca (6102 Sayılı TTK.md.1453) malı rehin alan kimse sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi aynı yasanın 1270. maddesi (6102 Sayılı TTK.md.1406-1454) hükmü gereğince bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun
lehine sigorta ettirmesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 879.maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, dava dışı bankanın davanın açılmasına ve tazminatın davacıya verilmesine muvafakati olup olmadığı konusu araştırılmalı, muvafakati sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması, aksi halde davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-) Kabule göre; Kasko sigortasının kapsamı, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.1 maddesinde etraflıca düzenlenmiştir. Teminat dışında kalan zararlar da A.5 maddesinde sayılmıştır. Genel Şartların 5.8 nci maddesinde sigorta kapsamına giren bir olaydan doğmadıkça ve böyle bir olayla sonuçlanmadıkça taşıtın mekanik,elektrik ve elektronik donanımında meydana gelen her türlü arızaların, kırılmaların ve lastiklerde meydana gelen zararların teminat dışı olduğu açıklanmıştır. Ancak, bu durum, zararın meydana geldiği mekanik, elektrik ve elektronik aksamıyla sınırlıdır.
Öte yandan, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının Koruma Önlemleri ve Kurtarma başlığı altındaki B.2. Maddesinde “Sigortalı ve/veya sigorta ettiren, işbu söz1eşme ile temin olunan rizikoların gerçekleşmesinde zararı önlemeye, azaltmaya ve hafifletmeye yarayacak önlemleri almakla yükümlüdür…” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davacı vekili davalının zarar bedelini tam olarak ödemekten kaçındığı iddiasıyla dava açmış, davalı vekili ise sigortalı araç sürücüsünün dava dışı araca arkadan çarptıktan ve durduktan sonra (1.hasar) aracın kontağını kapatmayıp motoru çalıştırmaya devam etmesi nedeniyle motor aksamındaki 2.hasarın meydana geldiğini, bu şekilde hasarın arttırıldığını, bu nedenle, 1.ve 2. hasarların ayrılarak sigorta teminatı kapsamında kalan ve eksperce tespit edilen ilk hasar bedeli 8.377,00 TL.nın ödendiğini, sürücünün kusuruyla arttırılan 2.hasarın Poliçe Genel Şartları’nın B.2.maddesi uyarınca sigorta teminatı dışında kaldığını savunmuştur.
O halde, sigortalı sürücünün 1.olaydan sonra, kontağı kapatmayıp motoru çalıştırmaya devam ederek hasarı ağırlaştırıp ağırlaştırmadığı hususunun etraflıca tartışılıp irdelenmesi gerektiği açık olup, mahkemece, ilk hasardan
sonra sürücü tarafından zararı önlemeye yarayacak tedbirlerin alınıp alınmadığı ve hasarın arttırılmasına sebebiyet verilip verilmediği, ilk çarpma nedeniyle meydana gelen hasar miktarı ile aracın çalıştırmaya devam edilmesi sebebiyle meydana gelen (arttırılan) hasar miktarının yukarıda açıklanan ilkelere göre tartışılması, gerektiğinde aynı bilirkişiden ek rapor alınması ve davalı tarafından yapılan ödeme miktarı da göz önünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın esası yönünden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetli değildir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20.1.2014 gününde üye E.S.Baydar’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
– KARŞI OY –
Somut uyuşmazlıkta, davacının sigorta ettireni, davalı Yapı Kredi Sigorta AŞ’nin de kasko sigortacısı olduğu aracın hasara uğraması nedeniyle 6.784,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açılmış,
Davalı davanın reddini savunmuş,
Yargılama sonucunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş,
Kararın yasal sürede davalı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda “….1-dain ve mürtehin sıfatı bulunan Yapı ve Kredi Bankası AŞ Erciş Şubesi’nin davaya muvafakatı olup olmadığının araştırılması, bankanın muvafakatı sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması, aksi halde aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken…,2-…” gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur..
Sayın çoğunluğun 1 nolu bozma gerekçesine katılamıyorum.
4721 Sayılı TMK’nın Taşınır Rehni Başlıklı 940/2 maddesi “Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabileceği, rehin kurulmasına ilişkin diğer hususların tüzükle belirleneceği”,
Yine aynı Yasanın taşınmaz rehni bölümünde yer alan Sigorta Tazminatı Üzerindeki Hak Başlıklı 879.maddesi “Muaccel olan sigorta tazminatının malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebileceği..”,
6102 Sayılı TTK 1456 maddeside “1-Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki malike ait menfeat sigortalandığı takdirde kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkının sigorta tazminatı üzerinde de devam edeceği, 2-Sigortacıya mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça sigortacının sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemeyeceği, ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek bulunmadığı..” hükmünü taşımaktadır.
Gerek Yüksek 11.Hukuk Dairesi’nin ve gerekse Dairemizin kararlarında rehin alacaklısının davaya muvafakat etmemesi veya rehin alacağının ödenmemesi hali dava ön şartı olarak değerlendirilerek bu halde davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerektiği kabul edilmekte ise de tarafımızca bu görüşe itibar edilmemektedir.
Zira 4721 Sayılı TMK 940/2 maddesine dayanılarak tesis edilen ve sicile kaydedilen menkul rehninde kıyasen uygulanması gereken TMK 879.maddesi ve 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesinde de açıkça öngörüldüğü üzere rehin alacaklısının muvafakatının bulunmaması sadece sigorta tazminatının sigorta ettirene ödenmesine engel teşkil etmektedir. Sigorta ilişkisinin tarafı bulunan, sigortalı aracı hasarlanan davacının Kasko Poliçesi Genel Şartları kapsımında aracındaki hasar bedelini talep etmesinde, sadece ödemeye ilişkin anılan yasa hükümlerinin dava önşartı olarak değerlendirilmesi, davacınında, rehin alacaklısının da hakkına kavuşmasını engelleyici davalı sigorta şirketini haksız zenginleştirici bir sonuç doğurduğu gibi anılan yasa hükümlerine de açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Bu durumda, dava dışı Yapı Kredi Bankası A.Ş. Erciş Şubesi’nin rehin alacağı nedeniyle davalı sigorta şirketinin sigorta bedelini davacı sigortalıya ödemesi sırasında öncelikle rehin alacağını ödemesi varsa artan kısmın ise sigortalıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan gerekçeye ve TMK 879 ve 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesine uygun yerel mahkeme kararının yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.