Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/21173 E. 2014/332 K. 15.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/21173
KARAR NO : 2014/332
KARAR TARİHİ : 15.01.2014

MAHKEMESİ : Gaziantep 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/05/2013
NUMARASI : 2012/383-2013/284

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken davalının sürücüsü olduğu aracın kendi aracının sağ kısmına çarparak hasarlandırdığını belirterek, araçta meydana gelen değer kaybına ilişkin olarak 2.500,00 TL’nın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile kazanın meydana gelişinde davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle araçta meydana gelen değer kaybı olarak 2.500,00 TL’nın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle davalı tarafından temyiz edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 36/1 maddesinde “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” hükmü düzenlenmiştir. Yine HUMK.nun 73. maddesi uyarınca “kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikce hükmünü veremez”. Bir davanın görülmesi için taraf teşkilinin sağlanması esas olup, hakimin bu hususu re’sen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
Somut olayda, davalı adına çıkarılan ilk tebligat 04.10.2012 tarihinde tebligat memurunca tebliğ edilememiş, daha sonra mahkemece adres kayıt sistemindeki adrese tebligat yapılmasına karar verilmesi nedeniyle dava dilekçesi 14.11.2012 tarihinde T.K.nun 21/2. maddesine göre “U Mah. 72035 Sk. No:/3 Şehitkamil/Gaziantep” adresine tebliğ edilmiş, devamında sonraki tebligatlar da gerekçeli karar evrakının tebliğine kadar aynı adrese tebliğe çıkarılmış ise de, Adliye Nüfus temsilciliğinin 10.12.2013 tarihli cevap yazısında davalıya dava dilekçesinin tebliğ edildiği “Ulus Mah. 72035 Sk. No.. Şehitkamil/Gaziantep” adresinin davalının 26.09.2012 tarihine kadarki mernis adresi olduğu, bu adresin bu tarihten itibaren sistemden silindiği, 26.09.2012-20.03.2013 tarihleri arasında davalının kayıtlı adresinin olmadığı ve 20.03.2013 tarihinden itibaren “Batıkent Mah. Şehitkamil/Gaziantep” adresini kullandığı bildirilmiştir.
Bu durumda, davalıya tarih itibariyle yanlış adreste yapılan tebligatların geçersiz olduğu nazara alınarak mahkemece, davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününün usulüne uygun biçimde tebliğ edilerek, savunmasına ilişkin delillerinin toplanması ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken savunma hakkını kısıtlar şekilde eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
Bozma neden ve şekline göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 15.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.