Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/2053 E. 2014/13884 K. 21.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2053
KARAR NO : 2014/13884
KARAR TARİHİ : 21.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/11/2012
NUMARASI : 2012/293-2012/596

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davalı borçlular vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı banka vekili, davalı borçlu Şirket aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, borcun doğumundan sonra dava konusu taşınmazlarını diğer davalılara satışına ilişkin tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı alacaklının bankacılık faayetinin bir parçası olarak borçlu şirket ile düzenlenen genel kredi ve teminat sözleşmesinden kaynaklı tahsili için başlatılan takipten dolayı, davalı borçlu şirket ile diğer davalılar arasındaki taşınmaz ve hisse devirlerine yönelek tasarrufun iptali istemi olarak davanın niteliği itibari ile TTK’nun 4.maddesinde belirtilen ticari dava niteliğinde olduğundan bahisle ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş hüküm davalı borçlular vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup takip dayanağının kredi sözleşmesinden kaynaklanması veya hisse devrinin danışıklılık nedeni ile iptali istemi görev hususunun belirlenmesine doğrudan bir etkisi yoktur. Kaldı ki davada incelenmesi gereken husus davalı borçlunun yaptığı tasarruflarının iptali gerekip gerekmediği, başka bir anlatımla İİK 277 vd maddelerinde belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Açıklanan şekli ile görevin, İİK 281. maddesine göre genel mahkemelere ait olduğu da açıktır. Hal böyle olunca davaya devam edilerek taraf delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar vermek yerine yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı borçlulara geri verilmesine 21.10.2014 tarihinde karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere oybirliği ile karar verildi.