YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20521
KARAR NO : 2014/328
KARAR TARİHİ : 15.01.2014
MAHKEMESİ : Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2013/189-2013/568
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının sürücüsü olduğu kamyonun neden olduğu trafik kazasında, davacı M.. Ç..’in maliki ve sürücüsü olduğu aracın hasarlandığını, olay anında araçta yolcu olarak bulunan diğer davacıların yaralandığını, kazanın oluşumunda davalının 5/8 oranında kusurlu olduğunu belirterek, araçtaki hasar nedeniyle 2.790 TL maddi tazminat ile M.. Ç.. için 7.500 TL, diğer davacılar için ise 4.000’er TL olmak üzere toplam 15.500 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, kazanın oluşumunda davacı sürücünün kusurlu olduğunu, ayrıca yargılamanın davacının yokluğunda yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.12.2011 günlü kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 12/11/2012 tarih, 2011/10421 esas, 2012/16663 karar sayılı ilamı ile taraf teşkili yapılmaması nedeniyle bozulmasından sonra, bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile 2.790,00 TL maddi, M.. Ç.. için 5.000 TL, diğer davacılar için ise 3.000’er TL olmak üzere toplam 11.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. H.G.K.nun 2001/19-652 E, 2001/705 sayılı kararında da belirtildiği üzere, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 109. maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazmini için kaza gününden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüş, aynı maddenin ikinci fıkrasında, davanın cezayı gerektiren bir eylemden kaynaklanması durumunda ceza kanununun öngördüğü ceza zamanaşımının (sürücü, işleten veya diğer sorumlular için fark gözetilmeksizin) uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda mahkemece verilen 29.12.2011 tarihli kararı temyiz eden davalı vekili dilekçesinde, taraf teşkili sağlanmadığı ve müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını gerekçe göstermiş, ayrıca zamanaşımı defiinde bulunmuştur. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadığı ve buna göre taraf teşkili sağlanmaması nedeniyle kararı bozmuştur. Bozma sonrası yapılan yargılamada ise, davalı vekilinin süresinde zamanaşımı defiinde bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş ise de, verilen bu karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Davalı vekilince dava dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediği yönündeki savunmalarının bozma kararı ile kabul edildiği ve davalı vekilinin aynı dilekçede zamanaşımı defiinde bulunduğunun anlaşılmasına göre, mahkemece defiin süresinde yapıldığının kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, kazanın 11.10.2003 yılında meydana gelmesine, uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağı olayda dava zamanaşımı süresinin dolmuş olmasına göre, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul yönünde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 15.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.