Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/2044 E. 2014/234 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2044
KARAR NO : 2014/234
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ : Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/10/2012
NUMARASI : 2010/295-2012/411

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı Yapı Kredi Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin eşi ve babaları olan B. A.’nin, davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı oldukları otobüste yolcu iken gerçekleşen tek taraflı kazada vefat ettiğini ileri sürerek ıslahla birlikte davacı Z.. A.. için 77.888,57 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, davacı Z.. A.. için 50.000 TL, davacılar Tural, Nazan ve Ziynet için ayrı ayrı 30.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekil ve temsilcileri ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davacı Z.. A.. için 77.888,57 TL destekten yoksun kalma tazminatının-davalı sigorta şirketi dava tarihinden, diğer davalılar olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sorumlu olmak üzere-davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı Z.. A.. için 20.000 TL, davacılar Nazan, Tural ve Ziynet için ayrı ayrı 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan
müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı Yapı Kredi Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı sigorta şirketi vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanununun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup “ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.
Somut olayda; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteveffanın (destek) geliri hesaplanırken, sahibi olduğu ve işlettiği inşaat malzemeleri dükkanından elde ettiği gelir dikkate alınarak 2008 yılı itibariyle yıllık net 10.475,00.-TL geliri olduğu değerlendirilerek bu miktar üzerinden tazminat hesabı yapılmış ise de, yukarıdaki açıklamalara uygun olmayan kriterlerle gelir tespit edilmiştir. Oysa bu gibi durumlarda, desteğin kişisel yetenek ve emeğinin çalıştırdığı işyerine katkısı belirlenmeli ve bu miktar üzerinden destekten yoksunluk zararı belirlenmelidir.
Mahkemece yapılması gereken iş, anılan ve miras yoluyla davacıya geçen işyerinde kazanılan gelirin elde edilmesinde desteğin kişisel katkısının belirlenip bu miktar üzerinden destek zararının hesaplattırılması iken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Ayrıca, hükme esas alınan raporda kaza tarihinde 66 yaşında olan desteğin muhtemel yaşam süresinin sonuna kadar, yani 11 sene daha aynı işi yapacağı kabul edilmiş olup, aktif dönem-pasif dönem ayrımı yapılmamıştır. Bilirkişi tarafından yapılan işin niteliği, desteğin ölüm tarihindeki yaşı ve sair özel hal ve şartlar değerlendirilerek, desteğin aktif olarak çalışacağı dönem ile pasif döneminin ayrılarak buna göre hesap yapılması gerekirken, yazılı şekilde bu ayrım yapılmaksızın hesaplama yapılmış olması ve mahkemece bu raporun hükme esas alınması doğru görülmemiş ve bozma sebebi yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Yapı Kredi Sigorta A.Ş’ye geri verilmesine 14.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.