YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/20303
KARAR NO : 2014/880
KARAR TARİHİ : 03.02.2014
MAHKEMESİ : Erciş Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2012/725-2013/658
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı aracın tek taraflı kazada hasara uğradığını, davalıya ihbar yapıldığını, ancak zarar bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, 41.850,00 TL. nın faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, hasarın teminat dışında kaldığını ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, sigortalı araca kasten hasar verilip, riziko teminat dışında kaldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Kasko Sigorta Sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değilde, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda açıklanan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK.nun 1292/3 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya bakıldığında; uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, araca kasten hasar verilip verilmediği, doğru ihbar yapılıp yapılmadığı, dolayısıyla hasarın teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Olaya ilişkin olarak jandarma görevlileri tarafından düzenlenen 25.3.2012 tarihli Görgü Tespit Tutanağında özetle ihbar üzerine olay yerine gidildiğinde sigortalı aracın piknik yapılan alanda Van Gölü’ne düşmüş olduğu belirtilmiştir. Sigorta eksperince düzenlenen 06.6.2012 tarihli raporda da aracın hasar durumu tespit edilmiş olmakla birlikte, servisten alınan bilgiye göre aracın ön tarafında (önceki) 15-20 bin TL. civarında hasar kaydının bulunduğu, onarım yapıldığı bilgisinin bulunmadığı, dava konusu kazada hasarlandığı belirtilen piknik yerine gitmeye (sürüşe) elverişli olmadığının belirtildiği görülmektedir.
Dosya içindeki bilgi ve belgeler ile 21.5.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre, bu aracın önceden iki hasar kaydının olduğu ve özellikle 07.3.2010 tarihli bir önceki kazasında pert işlemi yapıldığı, ancak bu hasarla ilgili olarak onarım yapılıp yapılmadığı yönünde bilgi ya da belge bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, aracın davalı nezdinde kasko poliçesi düzenlendiği sırada ruhsattaki motor numarası ile poliçedeki motor numarasının birbirini tutmadığı da bilirkişi raporu ile belirlenmiştir.
O halde, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda mahkemece öncelikle aracın dava konusu rizikodan önceki kazalarına ilişkin hasar dosyalarının ilgili yerlerden araştırılarak dosya içerisine getirtilmesinden sonra hasar dosyalarındaki tüm hususlar birlikte incelenip değerlendirilmek üzere, dosyanın İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlardan seçilecek hasar uzmanı bilirkişi kuruluna tevdii ile belirtilen konularda ve özellikle pert işlemi yapılan önceki kazadan sonra tamir edilip edilmediği hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık yeni bir rapor alınması, meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi, ondan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek davalı yanın pert aracın sigorta ettirilmesi nedeniyle poliçenin geçersizliği yönündeki savunmaları da TTK.nun 1279 ve 1264/2.maddeleri (6102 S.K.md.1458, 1408 vd) çerçevesinde irdelenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporundaki eksik ve hatalı değerlendirmeye bağlı kalınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.