Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/19190 E. 2015/6091 K. 27.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19190
KARAR NO : 2015/6091
KARAR TARİHİ : 27.04.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin oğlu ..nın, davalının sevk ve idaresindeki aracın çarpması neticesinde yaşamını yitirdiğini, davalı sürücünün kazada asli kusurlu olup hakkında.. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/90 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, mahkemece taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan mahkumiyetine karar verildiğini, müvekkilinin oğlunun ölümü nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 02.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin
zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece, davacının meydana gelen trafik kazası sonucu oğlu Amir Sarı’nın ölümü nedeniyle duyduğu acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davalının sorumluluğunun niteliği gözönünde tutularak olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacı için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
2- Kabule göre de;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/2. maddesine göre, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü halinde davalı lehine hükmedilecek nisbi vekalet ücreti, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçemez. Somut olayda, manevi tazminat isteminin reddedilen kısmı, kabul edilen kısmından fazladır. Davacı yararına manevi tazminat yönünden 360,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olup davalı yararına da aynı miktarda vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 5.420,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.