Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/19176 E. 2014/72 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/19176
KARAR NO : 2014/72
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ : İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/05/2013
NUMARASI : 2012/322-2013/216

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkiline zorunlu mali mesuliyet sigortalı, davalıya ait aracın karışmış olduğu trafik kazası sonucunda hasarlanan dava dışı aracın hasar tutarının anılan aracın hak sahiplerine ödendiğini, kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle dava dışı araçtaki hasar için ödenen tazminatın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre İzmir 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/572 E, 2011/583 K sayılı kesinleşen kararında belirtilen ayni alacak ile ilgili olarak icra takibi başlatılıp itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle tavanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava zorunlu mali mesuliyet sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303.maddesinde (1086 sayılı HUMK 237. md) “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. (3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir. (4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır. (5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir. “hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre kesin hükmün söz konusu olabilmesi için daha önce açılarak hükme bağlanmış ve kesinleşmiş olan davanın tarafları, dava sebebi ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davanın talep sonucunun aynı olduğu ikinci bir dava açılması gerekir.
Somut olayda, dava, davacıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı, davalıya ait aracın karıştığı kazada dava dışı ……. plakalı araçta meydana gelen hasar için anılan aracın hak sahiplerine ödenen hasar tutarının, davalıya ait sigortalı aracın sürücüsünün alkollü olması nedeniyle rücuen tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı isteminden kaynaklanmaktadır. Mahkemenin kesin hüküm olarak kabul ettiği dava ise aynı trafik kazasında dava dışı 35 EMV 02 plakalı araç sürücüsü Süleyman Kul’un yaralanarak malul kalması nedeniyle davacı zorunlu mali mesuliyet sigortası şirketi tarafından ödenen tazminat tutarının davalıya ait sigortalı araç sürücüsünün kaza sırasında alkollü olması nedeniyle rücuen tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamına ilişkindir. Açılan bu dava, dava dışı karşı araç hasarı için yapılan ödemeye ilişkin olup, kesin hüküm olarak kabul edilen önceki dava ise dava dışı karşı araçtaki sürücünün yaralanarak malul kalması nedeniyle yapılan ödemeye ilişkindir.
Bu durumda davanın, mahkemece kesin hüküm olarak kabul edilen İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/572 esas, 2011/583 karar sayılı dosyasındaki dava ile konularının farklı olduğu, dolayısıyla kesin hükmün şartlarının gerçekleşmediği gözetilmeden işin esasına girilip yapılacak yargılama sonunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 13.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.