Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/18970 E. 2013/17666 K. 16.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18970
KARAR NO : 2013/17666
KARAR TARİHİ : 16.12.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalıya kasko sigortalı aracın tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını, yapılan ihbara rağmen davalı tarafından sigorta bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, 44.213,00 TL. nın faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın aktif husumet ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın 44.000,00 TL. tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1-) Davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğu ve dava dışı … Bankası A.Ş. … Şubesinin dain ve mürtehin olarak poliçede gösterildiği anlaşılmaktadır.
TTK.nın 1269. maddesi uyarınca (6102 Sayılı TTK.md.1453) malı rehin alan kimse sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi aynı yasanın 1270. maddesi (6102 Sayılı TTK.md.1406-1454) hükmü gereğince bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. 4721 sayılı … Medeni Kanunun 879.maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, dava dışı bankadan, davanın açılmasına ve tazminatın davacıya verilmesine muvafakati olup olmadığı konusu araştırılmalı, muvafakati sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması, aksi halde davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesi ekinde sunulan şartlı muvafakat belgesine bağlı kalınarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
2-) Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16.12.2013 gününde üye …’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY

Somut uyuşmazlıkta, davacının sigortalı, davalı … Sigorta AŞ’nin de kasko sigortacısı olduğu … plakalı aracın hasara uğraması nedeniyle 44.213,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açılmış,
Davalı davanın reddini savunmuş,
Yargılama sonucunda mahkemece “davanın kısmen kabulü ile 44.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline….” karar verilmiş,
Kararın yasal sürede davalı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda “….dain ve mürtehin sıfatı bulunan … Ekonomi Bankası … Şubesi’nin davaya muvafakatı olup olmadığının araştırılması, bankanın muvafakatı sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması, aksi halde aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken…” gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyorum.
4721 Sayılı TMK’nın Taşınır Rehni Başlıklı 940/2 maddesi “Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabileceği, rehin kurulmasına ilişkin diğer hususların tüzükle belirleneceği”,
Yine aynı Yasanın taşınmaz rehni bölümünde yer alan Sigorta Tazminatı Üzerindeki Hak Başlıklı 879.maddesi “… olan sigorta tazminatının malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebileceği..”,
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK 1456 maddesi “1-Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki malike ait menfeat sigortalandığı takdirde kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkının sigorta tazminatı üzerinde de devam edeceği, 2-Sigortacıya mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça sigortacının sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemeyeceği, ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek bulunmadığı..” hükmünü taşımaktadır.
Gerek Yüksek 11.Hukuk Dairesi’nin ve gerekse Dairemizin kararlarında rehin alacaklısının davaya muvafakat etmemesi veya rehin alacağının ödenmemesi hali dava ön şartı olarak değerlendirilerek bu halde davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerektiği kabul edilmekte ise de tarafımızca bu görüşe itibar edilmemektedir.
Zira 4721 Sayılı TMK 940/2 maddesine dayanılarak tesis edilen ve sicile kaydedilen menkul rehninde kıyasen uygulanması gereken TMK 879.maddesi ve temyiz incelemesi sırasında yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesinde de açıkça öngörüldüğü üzere rehin alacaklısının muvafakatının bulunmaması sadece sigorta tazminatının sigorta ettirene ödenmesine engel teşkil etmektedir. Sigorta ilişkisinin tarafı bulunan, sigortalı aracı hasarlanan davacının Kasko Poliçesi Genel Şartları kapsımında aracındaki hasar bedelini talep etmesinde, sadece ödemeye ilişkin anılan yasa hükümlerinin dava önşartı olarak değerlendirilmesi, davacınında, rehin alacaklısının da hakkına kavuşmasını engelleyici davalı … şirketini haksız zenginleştirici bir sonuç doğurduğu gibi anılan yasa hükümlerine de açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Bu durumda, dava dışı … Ekonomi Bankası … Şubesi’nin rehin alacağı nedeniyle davalı … şirketinin sigorta bedelini davacı sigortalıya ödemesi sırasında öncelikle rehin alacağını ödemesi varsa artan kısmın ise sigortalıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan gerekçeye ve TMK 879 ve 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesi hükümlerine göre yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasına “rehin alacağı nedeni ile davalı … şirketinin sigortalı bedelini davacı sigortalıya ödemesi sırasında öncelikle rehin alacağını ödemesi varsa artan kısmın ise sigortalıya ödenmesi” fıkrasının eklenmesi sureti ile hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kararın bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.