Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/18553 E. 2014/239 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18553
KARAR NO : 2014/239
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25/06/2013
NUMARASI : 2013/99-2013/213

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkiline ait araca, davalıların zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacıları oldukları aracın çarpması sonucu aracın hasarlandığını ileri sürerek 15.000 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte (davalı E.. A.. Sorumlu olduğu azami miktar olan 15.000 TL için, Euro Sigorta A.Ş. için bu kısmı aşan miktar için) davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Euro Sigorta A.Ş. vekili, müvekkilinin ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olup, trafik sigortası limitinin üzerinde kalan kısımdan sorumlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı E.. A.. vekili, kazanın davacının iddia ettiği şekilde ve yerde meydana gelmediğini, zararın teminat dışında kaldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; kazanın kaza tespit tutanağında yazılı şekilde meydana gelmediği, bir başka deyişle davalılara sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesinde, “sigortacı, poliçede tamımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı KTK.na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı genel şartların A/3 maddesinde ” teminat dışında kalan haller”, B/1 maddesinde “rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta ettirenin yükümlülükleri”, B/3 maddesinde ” sigortacının halefiyeti”, ve B/4 maddesinde ise “zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı” hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ZMSS Genel Şartlarının A.3.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, ZMSS Genel Şartlarına ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Somut olaya bakıldığında; davacı ile davalıya sigortalı araç sürücüsünün 05.04.2010 tarihinde saat 21:05’te çarpıştıkları ve kazanın davalıya sigortalı araç sürücüsünün kırmızı ışıkta geçmesi sonucu gerçekleştiği hususu, taraflar arasında imzalanan kaza tespit tutanağı, olay anında çekilen olay yeri ve araç fotoğrafları ve dinlenen tarafsız yeminli görgü tanığının beyanından anlaşılmaktadır. Davacı tarafından rizikonun gerçekleşmesine ilişkin sunulan bu somut deliller karşısında, olayın ihbar edildiği şekilde gerçekleşmediği veya ihbar ve iyiniyet kurallarına aykırı hareket edildiği iddiası sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanabilmiş değildir.
Hal böyle olunca mahkeme, rizikonun teminat kapsamında kaldığının kabulü ile işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde soyut iddialara dayanan ve yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14.01.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.