Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/18087 E. 2014/747 K. 23.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/18087
KARAR NO : 2014/747
KARAR TARİHİ : 23.01.2014

MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2012
NUMARASI : 2006/114-2012/184

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı Hazine vekili, davalılar N.. C.. ve S. Petrol ve Petrol Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.nin müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları takip sırasında borçlarına yetecek mal varlığına rastlanılmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendilerine ait taşınmaz ve araçlarını diğer davalılara sattıklarını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
İptal davasından amaç, 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerinde yazıldığı gibi kamu alacağının tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarrufların iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise borçlu hakkında yapılmış ve kesinleşmiş bir icra takibinin bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise 6183 sayılı Yasanın 27 ila 30. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle 6183 sayılı Yasanın 28.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza aynı yasanın 30.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan yine aynı Yasanın 29.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda mahkemece, dava konusu taşınmaz satışı ile ilgili olarak 6183 sayılı Yasanın 27. maddesinde öngörülen 2 yıllık sürenin geçmesi, davaya konu edilen araçlar yönünden ise satışların gerçek olması, aciz belgesi ibraz edilmemesi ve kötü niyetin kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Dava konusu tankerlerden 6 adedi borçlu davalı S. Petrol ve Petrol Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. (Eski ünvanı T. Petrol ve Petrol Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti)tarafından T.. A.. Ürünleri Paz. Tur.İnş. Nak. ve Tic. A.Ş.ne, 1 adedi ise E. Petrol Ürünleri Paz. Tur. İnş. Nak. ve Tic. A.Ş.ne satılmış olup borçlu şirket ile 3. kişi konumunda olan şirket ortakları arasında yakın akrabalık olduğu, yine borçlu davalı N.. C.. ile 3. kişi konumundaki davalı G.. C..’in karı koca oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı tarafından 6183 sayılı Yasanın 27 ila 30. maddelerinden sadece birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceğinden yukarda açıklandığı gibi borçlu davalılar ile 3. kişi konumunda olan diğer davalılar arasında akrabalık ve organik bağ bulunması nedeniyle 6183 sayılı Yasanın 30. maddesi uyarınca iptal kararı verilip verilmeyeceğinin tartışılması, 6183 sayılı Yasa uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında, aciz belgesi ibrazının zorunlu olmadığının göz önünde tutulması, dava konusu araçlar-
dan davalılar tarafından elden çıkarılanlar yönünden davacı tarafından davanın tazminat isteğine dönüştürülmesi nedeniyle bu araçların elden çıkarıldıkları tarihteki gerçek değerlerinin belirlenerek davalı 3. kişilerin davacının alacak miktarını geçmeyecek şekilde tazminata mahkum edilmeleri gerektiğinin düşünülmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yanlış değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 23.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.