YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17989
KARAR NO : 2014/913
KARAR TARİHİ : 03.02.2014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/12/2011
NUMARASI : 2010/779-2011/706
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı Tümer ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı M..E.. vekili, davalı borçlu Tamer aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazlarını davalı kardeşi Tümer’e şirket hissesini de davalı annesi Vildan’a satışına ilişkin tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, taşınmazların satış bedeli ile gerçek değerler arasında fahiş fark bulunduğu ve satışın kardeşler arasında yapıldığı ve şirket hissesinin de borçlunun annesine devredildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Tümer ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Tasarrufun iptali ve muvazaa nedeniyle iptal davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava önkoşulu olup mahkemece res’en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. Somut olayda davacının takibindeki çekler iptali istenen tasarruflardan sonraki tarihleri taşımaktadır. Ne var ki çeklerin ticari hayatta vadeli olarak düzenlendiği de bir vakıa olup bu konuda mahkemece araştırma yapılarak takip konusu çeklerin borçlu tarafından vadeli olarak düzenlenip düzenlenmediği buradan hareketle tasarrufların borcun doğum tarihinden önce yapılıp yapılmadığı belirlenmelidir. Çekin lehtarı ile borçlu arasındaki ticari ilişkinin seyri üzerinde gerektiğinde karşılaştırılmalı defter incelemesi de yaptırılarak davacı alacağının tasarruf tarihinden önce doğup doğmadığı belirlenmeli sonucuna göre bir karar verilmesi yerine eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetli değildir.
2- Eldeki davalarda borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları davalı olarak gösterilmesi gerekir. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Somut olayda davacı vekilinin temyizine konu edilen K… İ…A…M…, 45 pafta, 537 ada ve 6 parsel sayılı taşınmazın satıldığı kişi davada taraf değildir. Taraf teşkili dava şartlarından olup taraf teşkili sağlanmadan davaya devam olunamaz. Bu nedenle dava dışı S… Ö… adlı kişinin davaya dahil edilmesi, bildirdiği takdirde delilleri toplanarak hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi yerine taraf teşkili sağlanmadan davaya devam ile yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı Tümer vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Tümer Yeğen ve davacıya geri verilmesine 03.02.2013 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.