Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/17392 E. 2014/9848 K. 24.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/17392
KARAR NO : 2014/9848
KARAR TARİHİ : 24.06.2014

MAHKEMESİ : Adana 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/07/2013
NUMARASI : 2012/172-2013/490

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı ve davalı A. A. Ö. vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 3.6.2014 Salı günü davacı M. Mağ. Kon. Teks. Tur. İnş. San. Tic. Ltd. Şti vekili Av. H.. K.. ve davalı A.A. Ö. geldi. Diger davalı taraftan gelen olmadı. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı ve davalı A.A. Ö. vekileri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu M. Tekst.Turizm İnş.San ve İth.İhr.Tic.Ltd.Şti.’nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla 27.2.2010,27.3.2010,27.4.2010,27.5.2010 keşide tarihli toplam dört adet çek karşılığı 400.000,00 TL meblağ karşılığı davalı A.. Ö..’e borçlandığını, davalı A.. Ö..’in anılan çekler nedeniyle borçlu şirket hakkında Adana 13.İcra Müdürlüğünün 2010/7325 ve Adana 10.İcra Müdürlüğünün 2010/4330 sayılı dosyaları ile takip yaptığını,borçlu şirket ortağı ile davalı A.. Ö.. arasında dava dışı şirketteki ortaklıkları nedeniyle organik bağ bulunduğunu,davalılar arasındaki alacak borç ilişkisinin muvazaalı olduğunu belirterek davalılar arasındaki muvazaalı borçlanmaya ilişkin dört adet çek ile bu çeklere dayalı olarak yapılan 2010/7325 ve 2010/ 4330 sayılı takip dosyalarının Borçlar Kanununun 18.maddesi gereğince muvazaalı olması nedeniyle iptaline, bu talebin kabul edilmemesi halinde İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince davalı borçlu şirketin İİK 71/2 ve 33/2 maddeler gereğince zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebinde bulunmamasına dair tasarrufun iptaline,söz konusu takiplere konu çeklerden dolayı zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebinde bulunabilme hakkını kullanmalarına karar verilmesini ve davaya konu takiplerin zamanaşımı nedeniyle geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı A.. Ö.. vekili,harcın tamamlanması gerektiğini, davacı ile borçlu arasındaki muvazaanın kesinleşmiş mahkeme kararları ile belirlendiğini,müvekkili ile borçlu şirket ortağı tarafından kurulan şirketin feshi için dava açtıklarını,müvekkilinin alacağının gerçek bir alacak olduğunu,davacının taraf sıfatı bulunmadığını,iptal koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket savunma yapmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre,davacı şirket ile davalı borçlu şirketin öncesinde aynı şirket olduğu,şirket yöneticilerinin M. F. I. olduğu,M. F.’un daha önce de A.. Ö.. ile Mersin’deki şirkette ortak olduğu,daha sonra ayrıldıkları,bu nedenle aralarında ilişki bulunduğu,M. F.’un M. Mağazacılık olarak dört çek düzenleyip davalı A.. Ö..’e verdiği,çeklerin bazılarında keşide tarihinin karalanarak yeni tarih yazıldığı,altı ay içinde takip yapıldığı, davalı A.. Ö.. tarafından yapılan 2010/7325 ve 2010/4330 sayılı takip dosyalarına borçlu tarafından itiraz edilmediği,zaman aşımı definde bulunulmadığı,icra takibinin başlatılmasından itibaren bazı dönemlerde altı aylık sürenin geçmesine rağmen icranın geri bırakılması talebinde bulunulmadığı gözönüne alındığında İİK’nun 280/1 maddesindeki borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler kapsamında yer alan davranışlar olup tasarrufun iptaline konu olabileceği,borçlu şirketin icra takiplerinde zaman aşımı def’inde bulunmaması, davacı alacaklının da davalı borçlu şirketten alacağını almasını zorlaştırdığı anlaşılmakla alacaklılarına zarar verme amacıyla borçlunun kasten yaptığı ihmali işlemlerde iptal davasına konu olabileceğinden borçlu şirketin haksız icra talebine ve ödeme emrine itiraz etmemesi, takibe konu borcu kabul etmesi, zaman aşımı def’inde bulunmaması hukuki bir fiil sayılıp ve iptal davasına konu olabileceğinden davacının bu yöndeki talebinin kabulü gerektiğinden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Adana 10 İcra Müdürlüğünün 2010/4330 Esas ve 13.İcra Müdürlüğünün 2010/7325 sayılı dosyalarında zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebinde bulunabilmesi konusunda yetki verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı A.. Ö.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı A. A. Ö. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda, mahkemece davalılar arasındaki dava konusu çeklerin ve bu çeklere dayalı olarak yapılan icra takiplerinin İİK 280/1 maddeler gereğince iptale tabi olduğu belirlenmesine rağmen;davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Adana 10 İcra Müdürlüğünün 2010/4330 Esas ve 13.İcra Müdürlüğünün 2010/7325 sayılı dosyalarında zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebinde bulunabilmesi konusunda davacıya yetki verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi dosya içeriği ,mevcut delil durumu ve mahkemenin kabul gerekçesine uygun düşmemektedir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının davalı şirkete 30.3.2010 ve 31.3.2010 tarihlerinde yapılan toplam 613.022,52 TL’lik alacaktan doğduğu,alacağın gerçek olduğu,borçlu hakkındaki 2011/2102,2011/2100 sayılı takiplerin kesinleştiği,6.3.2012,2.6.2011,26.5.2011 tarihli haciz tutanaklarının İİK 105.madde kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. İptali istenen ve muvazaalı olduğu iddia edilen senetler incelendiğinde 2010/7325 sayılı takip dosyasındaki çeklerin keşide tarihlerinin 7.1.2010 tarihi çizilerek 27.5.2010,27.12.2009 tarihi çizilerek 27.4.2010 tarihi yapıldığı,2010/4330 sayılı takip dosyasındaki çeklerin ise 27.2.2010 ve 27.12.2009 tarihi çizilerek 27.3.2010 tarihi olarak keşide edilen toplam dört adet çeke dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Anılan çeklerden 27.2.2010 tarihli çek davacının alacağından önce doğmuş gibi gözükmekle birlikte icra takibine davacı alacağından sonra başlandığı,27.3.2010 keşide tarihli çekin keşide tarihinde karalama olduğu ve dosya kapsamından iptali istenen tasarrufun borçtan önce doğduğunu kabul etmek mümkün değildir. Çünkü davalı borçlu şirket temsilcisi ve %99 ortağı olan M. F. I.,10.3.2010 tarihinde kurulan davacı şirkete 19.3.2010 tarihinde %50 hisse ile ortak olmuş , 17.6.2010 tarihinde hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılmış bu arada borçlu şirkete ait borçların ödenmesi amacıyla davacı şirketten 30.3.2010 ve 31.3.2010 tarihlerinde toplam 613.022,52 TL borç almıştır.Yine Ticaret Sicil kayıtlarından borçlu Şirket ortağı ve temsilcisi M. F.’un 23.8.2005 tarihinde davalı A. A. Ö. ile O. Hazır Giyim İth.İhr.San ve Ltd.Şti’ni kurduğu ve 2010 mayıs ayına kadar ortaklığını fiilen sürdürdüğü anlaşılmakdar.Adana 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/39 Esas sayılı dosyasındaki 22.12.2011 tarihli duruşmada borçlu şirket ortağı ve temsilcisi Menmet Faruk Işıkay savunmasında; Mersin’de bulunan O. Hazır Giyim isimli Vakko bayisi olan işletmede A. A.ile ortak olduğunu,2010 yılı Mayıs ayında ortaklıklarını sonlandırdıklarını, A. A.’ın 2010/7325 ve 2010/4330 sayılı icra takibine konu ettiği dört adet çekin ortaklıkları sırasında hatır çeki olarak verilen çekler olduğunu, o tarihlerde A. A.’ın kredi alamadığını, bu nedenle takip konusu çekleri verdiğini, ortaklıktan ayrılınca çeklerin takibe konulduğunu, bu çekler nedeniyle A. A.’a borcu olmadığını, Abdülaziz’in in de kendisine hatır çeki verdiğini ancak kendisinin bu çekleri ödediğini, Abdülaziz’in anılan çekler karşılığı kredi aldığını krediyi ödeyip çekleri geri alındıktan sonra yeni kredi için çeklerin tarihini değiştirilip yeniden bankalara verdiğini, çeklerin üzerindeki tarihlerin bu nedenle değiştirildiğini ve davacı şirketten kendi şirketin borcunu ödemek için 690.000,00 TL aldığını beyan etmiştir.2010/7325 sayılı takip dosyası incelendiğinden davalı alacaklı şirket vekili ile borçlu şirket temsilcisi M. F.’un icra müdürülüğüne 23.6.2010 tarihinde birlikte giderek takibi kesinleştirdikleri, M. F.’un şirket borcuna kefil olduğu,hacizlere muvafakat ettiği, M. F.’un haczedilen aracına yönelik alacaklı tarafından işlem yapılmadığı,M. F. tarafından çeklerin hatır çeki olarak verildiği beyan edilmesine,çeklerin keşide tarihlerinde karalamalara olmasına ve çeklere dayalı takiplerin zamanaşımına uğramasına rağmen takiplerin iptali yönünden borçlu şirket tarafından işlem yapılmadığı 9.7.2013 tarihli Avukat T. U.’dan alınan mütalaa içeriğinden de anlaşıldığı gibi dava konusu takiplerin zamanaşına uğramasına rağmen borçlu tarafından takiplerin iptaline yönelik dava açılmadığı ve davalı 3.kişi A. A. Ö.’in borçlu şirketin durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya içindeki maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde davalılar arasındaki dava konusu çekler ile bu çeklere dayalı olarak yapılan icra takiplerinin İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu anlaşıldığından davacının takip konusu yaptığı alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak iptaline, davalı 3.kişinin dava konusu icra takiplerinden yaptığı tahsilatların davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken mahkemece delillerin bu yönde değerlendirilmesine rağmen iptal yönünden talebin reddi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı A. A. Ö. vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine,2 nolu bentte açılanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalı A.A. Ö.’den alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 22.002,46 TL kalan harcın temyiz eden davalı A.. Ö..’den alınmasına 24.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.