Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/1732 E. 2013/2886 K. 05.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1732
KARAR NO : 2013/2886
KARAR TARİHİ : 05.03.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davalı …Otomotiv A.Ş.vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin, davalı …’nin sürücüsü, davalı… Otomotiv A.Ş.’nin kayıt maliki olduğu ve davalı …’ya ZMSS poliçesi ile sigortalı olan araç içerisinde yolcu olarak bulunmakta iken meydana gelen tek taraflı kazada yaralandığını, yaralanma nedeniyle iş akdinin feshedildiğini ve bu nedenle maddi zarara uğradığını, özel sağlık sigortası tarafından karşılanmayan sağlık giderleri bulunduğunu ve kazadan sonra özel sağlık sigortası poliçesini yeniletmek zorunda kaldığını belirterek 2.062,24 TL yeni sağlık sigortası poliçesi bedeli, 1.685,01 TL hastane masrafı, 577,75 TL ilaç gideri, 5.674,90 TL işsiz kalınan süre için olmak üzere toplam 10 bin TL maddi tazminat ile 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, kusur oranında ve poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili, talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Otomotiv A.Ş. vekili ise, kaza yapan aracın uzun süreli kiralama sözleşmesi ile dava dışı şirkete kiralandığını belirterek husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre, 2.062,34 TL özel sağlık sigortası poliçe bedeli, 1.895,38 TL tedavi gideri, 577,79 TL ilaç gideri ile yaralanma nedeniyle işsiz kalınan günler nedeniyle takdiren 2.000 TL maddi tazminat toplamından oluşan 6.535,51 TL maddi tazminat ve 5.000 TL manevi tazminat miktarından %30 hatır taşıması indirimi yapılarak 4.570 TL maddi, 3.500 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı …Otomotiv A.Ş.vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre göre, davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Mahkemece davacının özel sağlık sigorta poliçesinde belirtilen prim bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de bu hususta yeterli araştırma yapılmamıştır. Kaza nedeniyle poliçe kapsamında tedavi gideri ödenip ödenmediği, ödendiyse ne kadar ödendiği, kazadan sonra özel sağlık sigortası poliçesinin iptal edilip edilmediğinin araştırılarak gerekli bilgi ve belgelerin toplanması, iptal edilen poliçenin yenilenmesi için ödenecek prim bedelinin sorulması ve gerekirse bu hususta sigorta hukuku konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması isabetli değildir.
3-Davalı … A.Ş. Vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; kazalı aracın davalı tarafından dava dışı Standart Profil A.Ş.’ye kiralandığı belirtilmiş, filo yönetimi hizmet sözleşmesi ibraz edilmiş, kira hizmet bedeli, ödeme dekontları ve vergi kayıtları ibraz edilmiş ise de, mahkemece davalının savunması üzerinde yeterince durulmamıştır.
2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, moturlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmamak kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının bulunmaması durumlarında, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan ekonomik yönden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde nazara alınarak, araç kiralandığına göre, taraflar arasında yapılan kira sözleşmesi uzun süreli ve üçüncü kişilere bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinden fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma gerçekleşip gerçekleşmediği, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği kira sözleşmesindeki yükümlülüklerinin kim tarafından yerine getirildiği hususlarının tespiti için gerektiğinden işleten ve kiracının varsa ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmak suretiyle kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği işletenlik sıfatının kimde olduğu araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi, manevi ve tedavi giderleri tazminat istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında yürürlüğe giren ve 2918 sayılı yasanın 98.maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”,
Yasanın geçici 1.maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59 uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1.maddesinde, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu
sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir.. Karayolları Trafik Kanuna göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır ,Sigorta şirketinin yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, 2918 sayılı Yasanın 98.maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk “Sosyal Güvenlik Kurumu’na” geçtiğinden eldeki davada yasal hasımın “Sosyal Güvenlik Kurumu” olması gerekir.
Bu durumda mahkemece, “Sosyal Güvenlik Kurumu”nun davaya dahil edilmesi, tarafların delillerinin toplanması, davacı tarafından talep edilen tedavi giderlerinden 2918 sayılı Yasanın 98.maddesi kapsamında kalanların ve Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna esas olanların belirlenmesi için uzman doktor bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, 2918 Sayılı Yasanın 98 maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, yasa kapsamı dışında kalan giderlerden ise davalı … şirketinin sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
5-Mahkemece hükmedilen manevi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de, ZMSS Genel şartları uyarınca sigorta manevi tazminat ile sorumlu değildir. Sigortanın manevi tazminattan sorumlu tutulması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı …’nin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı …’nin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ALD Otomotiv A.Ş. vekilinin, (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 5.3.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.