Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/1714 E. 2014/109 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1714
KARAR NO : 2014/109
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ : Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/10/2012
NUMARASI : 2011/523-2012/434

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı vekili; müvekkillerinin murisi N. A.’nın meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybettiğini, davalı sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketince kısmi ödeme yapıldığını, müvekkillerinin murisin ölümü ile maddi ve manevi olarak desteğini kaybettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 9.000.00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden ihbar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, talebini ıslah ederek artırmıştır.
Davalı vekili, ölenin, araçta hatır taşıması mahiyetinde yolcu olarak bulunduğunu belirterek indirim yapılması gerektiğini, şirket tarafından davacılara ödeme yapıldığından, müvekkili şirketin yükümlüğünü yerine getirdiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliler ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile, davacının 96.275,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 9.000.00 TL kısmının temerrüt tarihi olan 22/07/2010 tarihinden, 87.275,00 TL lik kısmının ise ıslah tarihi olan 04/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin ve davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, zorunlu mali mesuliyet sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacıların desteğinin yolcu olarak içinde bulunduğu aracın dosya arasında bulunan zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesine göre kaza tarihinde B.. A..‘ne trafik sigortalı olduğu anlaşılmıştır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın A.1. maddesine göre; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” Kaza tarihinde zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limiti 175.000,00 TL‘dir. Davalı sigorta şirketi, poliçe gereği kişi başına azami 175.000 TL tazminat ödemekle yükümlüdür. Bu hale göre gerçek zarar, zorunlu mali mesuliyet sigortasının teminat limitini aşmadığından davalı B.. A..’nin, taleple bağlı kalınarak 175.000,00 TL’den sorumlu tutulması gerekirken yazılı biçimde talepten azına hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortacıya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir.
Somut olayda, davacı vekili, davalı sigorta şirketine davadan önce başvuruda bulunduklarını ileri sürerek buna ilişkin dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Mahkemece, dava dilekçesinde talep edilen 9.000.00 TL’na temerrüt tarihinden, ıslah ile artırılan 87.275,00 TL lik kısmına ise, ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
Yukarıda açıklanan ilke ve alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Yukarıda anılan hükümlere göre, davalı sigorta şirketi bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan, zarar miktarı değil, kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle zararın miktarını belirlemek sigortacının sorumluluğundadır. Bu itibarla, sigorta şirketine başvuru yapılmasıyla kaza, davalı sigorta şirketine ihbar edilmiş olacağından anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır.
Bu durumda mahkemece, tazminat alacağının tamamı için belirlenen temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4- Dosya kapsamına göre; ölen desteğin, dava dışı sürücü Serkan’ın aracı ile termal kaplıcalarına gittikleri sırada kaza meydana geldiği, taşımanın hatır için yapıldığı anlaşılmaktadır. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda BK.nun 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Bu itibarla, bilirkişi tarafından hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından uygun oranda indirim yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ve davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2, 3 ve 4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ve davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine 13.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.