Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/16583 E. 2014/9350 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16583
KARAR NO : 2014/9350
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

MAHKEMESİ : Erzin Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2012
NUMARASI : 2011/127-2012/133

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.6.2014 Salı günü davacılar Ramazan, Esma ve H.. S.. vekili Av. Y. E. S. geldi. Davalılardan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacılar vekili dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalı tarafa ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile meydana gelen kazada davacı Ramazan’ın yaralandığını açıklayıp, davacı Ramazan için 50.000 TL, anne ve babası olan diğer davacılar içinde 25.000’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile davacı Ramazan için 20.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, diğer davacıların istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davacı Ramazan yönünden manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önüne alarak manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarının adalete uygun olması gerekir. Tazminatın amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu doğurmaktır. Somut olayda, tarafların kusur oranı, davacının yaralanma derecesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, duyulan acı gibi nedenler dikkate alındığında, davacı Ramazan için hükmedilen manevi tazminat miktarı, duyulan acıyı, çekilen sıkıntıyı hafifletebilecek düzeyde değildir. Ramazan için hükmedilen manevi tazminat miktarı az olup daha üst düzeyde manevi tazminat takdiri gerekir
3-Dairemizce de benimsenen HGK’nun 17.2.2010 gün ve 2010/4-77 E- 2010/82 K sayılı ilamında vurgulandığı üzere; Kişilik hakları, kişinin yaşamı, sağlığı, vücut ve ruh bütünlüğü ile toplum içindeki yerini koruyan haklardır. Bunların fiziki, sosyal ve duygusal kişilik değerleri içerdiği gözetildiğinde, somut olaydaki duruma göre, davacı çocuğun yaralanmasının sosyal ve duygusal kişilik değerler kapsamında olup olmadığı konusu üzerine durulmak gerekir. Sosyal ve duygusal kişilik değerler, kişinin toplum içindeki yeri, birlikte yaşadığı ailesi ve yakınlarının değer alanı içine giren haklardır. Bu haklar, doğruda doğruya kişiliğe bağlı olmayan, özellikle aile hukuku içinde yer alan değerlerdir. Bu bağlamda BK’nın 49. maddesindeki düzenleme gereğince, kişinin doğrudan kendisinin değil de yakınlarının (karı-koca, ana-baba ve çocukları) ağır yaralanması gibi somut olayın kendisine özgü ağırlığının ve özelliğinin zorunlu kıldığı olguların kanıtlanması durumunda, aile birliği içinde korunması gereken sosyal ve duygusal kişilik değerlerinin zarar gördüğünün kabulü gerekir. Aksi düşünce ile davacı anne ve babanın manevi tazminat taleplerinin reddi isabetli değildir.
4-Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Bu itibarla, davalı sürücü ve işleten yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek faize hükmedilmek gerekirken, aksi düşünce ile dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2, 3 ve 4 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 10.6.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.