Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/16478 E. 2014/452 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16478
KARAR NO : 2014/452
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ : Kazan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/09/2012
NUMARASI : 2010/374-2012/274

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı S.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; Dava şartının gerçekleştiği düşünülerek tarafların delilleri toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın kabulü ile taşınmazın davalılardan A.. V.. tarafından diğer davalı S.. Y..’a satımına ilişkin tasarruf işleminin İİK’nın 278.maddesi gereğince iptaline, davalılardan S.. Y.. dava konusu taşınmaza elden çıkarmış olduğundan İiK’nın 283.maddesi gereğince Kazan İcra Müdürlüğü’nün 2008/506 Esas sayılı takip dosyasına konu alacağı geçmemek üzere dava konusu taşınmazın elden çıkarılması nedeniyle davacı yanın zararının davalılardan S.. Y.. tarafından tazminine karar verilmiş; hüküm, davalı S.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarruflarının iptaline hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değeridir. Somut olayda dava konusu 296 sayılı parsel 19.11.2007 tarihinde 2.000.00 TL bedelle borçlu davalı A.. V.. tarafından 3. kişi konumundaki S.. Y..’a satılmış, Suat tarafından 13.04.2010 tarihinde G.A.’a, Gökhan tarafından 20.04.2010 tarihinde M.K.G.’ye, onun tarafından da 15.02.2011 tarihinde Firdevs Yılmaz’a satılmıştır. Bilirkişi kurulu dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin 435.000.00 TL olduğunu bildirmiş, davacı vekili tarafından 16.07.2010 tarihli aciz vesikası dosyaya ibraz edilmiştir. Taşınmazın Tapu Sicil Müdürlüğünde düzenlenen resmi akit tablosunda yazılı satış bedeli ile bilirkişiler tarafından belirlenen gerçek değeri arasında bir mislini aşan fahiş fark bulunmakta ise de İİK.nın 278. maddesindeki iptal koşullarının
oluşabilmesi için tasarruf tarihi ile aciz belgesi veya aciz belgesi niteliğindeki haciz tutanağının düzenlediği tarih arasında 2 yılı aşkın sürenin geçmemesi gerekir. Olayda aciz vesikası tarihi ile tasarruf tarihi arasında 2 yıldan fazla süre geçtiğinden tasarrufun fahiş fark nedeniyle iptaline karar verilmesi doğru değildir. Dinlenen tanık beyanlarından davalı Suat’ın borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığı yönünde yeterli açıklık bulunmamaktadır. Ayrıca mahkemece davalı S.. Y.. tazminata mahkum edildiği halde tazminatın miktarı da belirlenmemiştir. Davacı tarafından taşınmazı davalı S.. Y..’tan satın alan G. A. ile M. K. Gökçe ve F. Y. davaya dahil edilmemişlerdir. Bu durumda mahkemece 3.kişi konumndaki davalı Suat’ın borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının tanıklardan sorulması, bu hususun karar yerinde tartışılması, taşınmazın davalı S.. Y.. tarafından elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değerinin belirlenerek davalılar arasındaki tasarrufun iptali gerektiği sonucuna varılması halinde 3. kişi S.. Y..’un belirlenen bu değer oranında ve davacının alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davalı S.. Y.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı S.. Y..’a geri verilmesine 16.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.