Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/16378 E. 2013/16437 K. 25.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16378
KARAR NO : 2013/16437
KARAR TARİHİ : 25.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemece, ileride telafisi mümkün olmayan zararların önlenmesi için taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmuş bu karar süresi içinde davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı …, davalı …’ın evlilik birliği içinde edinilen taşınmazları davacı alacağını ödememek için muvazaalı olarak sattığını ileri sürerek taşınmazların kendi adına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekilleri davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ileride telafisi mümkün olmayan zararların önlenmesi için taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmuş bu karar davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
HMK’nin geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında istinaf mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar “1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı” vurgulandıktan sonra (2) numaralı fıkrada “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” denilerek HUMK’nin uygulanmasına devam edilecek hükümlerine açıklık getirilmiştir.
HUMK’nin uygulanmaya devam edilecek hükümleri, 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454. maddelerdir. Buna göre, HUMK’nin 5236 sayılı Kanunla istinafa başvurma imkânı getiren 426/A ve devamı maddeleri, “1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki” ibaresi ile açıkça kapsam dışı
bırakılmıştır. Burada uygulanacağı söylenen HUMK’nin anılan 427 ilâ 454. maddeleri, temyiz incelemesinin usulü ve temyize tâbi kararların kapsamını belirlemektedir ve bu kapsam içerisinde, ihtiyati tedbire ilişkin kararlar yoktur. Başka bir ifadeyle, yollama yapılan HUMK’de ihtiyati tedbir kararlarına yönelik temyiz yolu öngörülmemiştir.
Geçici 3. maddenin (3) numaralı fıkrasında ise HMK’de bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun, HMK’ye aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK.nin ” Temyiz edilemeyen kararlar” kenar başlıklı 362.maddesindeki “(I) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:…. (f) Geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar…” şeklindeki hükümden ihtiyati tedbire ilişkin istinaf mahkemesine yapılacak kanun yolu başvurusunda verilecek kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda davalı vekillerinin ihtiyati tedbir talebinin kaldırılması isteminin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına yönelik temyiz başvurusunun, söz konusu karara karşı temyiz başvuru imkanı bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekillerinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, 25/11/2013 tarihinde karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere oybirliği ile karar verildi.