Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/16203 E. 2014/451 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/16203
KARAR NO : 2014/451
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ : Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/12/2011
NUMARASI : 2008/349-2011/406

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı G.. G.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili davalı H.. G..’ün müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ie kendisine ait taşınmazı davalı G.. G..’e onunda diğer davalılara sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalılar G.. G.., S.. A.., İ.. A.., N.. T.., Y.. A.., A.. A.., C.. A.., F.. D.. ve Ş.. A.. davanın reddini savunmuş, diğer davalılar cevap vermemiştir.
Mahkemece davalı G.. G..’ün borçlu davalının yeğeni olması nedeniyle hakkındaki davanın kabulü ile Şişli 1. İcra
Müdürlüğünün 2007/4057 Esas sayılı dosyasına konu 130.029,30 TL alacağın 07/11/2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer taleplerin reddine, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı G.. G.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış olup, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İptal davasından maksat İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazıldığı gibi alacağın tahsilini temin için borcun doğumundan sonra yapılan tasarruflarının butlanına hükmettirmektir. Bu davanın önkoşulu ise, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunmasıdır. Ön koşulun bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddede akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Yine İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal
kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir
Somut olayda dava konusu 19 nolu parsel üzerindeki ipotek bedelleri ile birlikte 2.000.00 TL bedelle borçlu davalı H.. G.. tarafından G.. G..’e 16.03.2007 tarihinde satılmış olup Gökhan tarafından da taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurulduktan sonra 1 ve 2nolu bağımsız bölümler davalı A.. A..’ya, 3 nolu bağımsız bölüm dava dışı S. Ltd. Şti.ne, Simtaş Ltd. Şti. tarafından tekrar G.. G..’e onun tarafından da M.. Ö..’ye, 4 nolu bağımsız bölüm G.. G.. S. Ltd. Şti.ne onun tarafından da S.. A..’ya, 5 nolu bağımsız bölüm G.. G.. tarafından İ.. A..’ya, 6 nolu bağımsız bölüm G.. G.. tarafından C.. A..’ya onun tarafından da N.. Ö..’e, 7 nolu bağımsız bölüm G.. G.. tarafından Ş.. A..’ya, 8 nolu bağımsız bölüm G.. G.. tarafından N.. T..’ye, 9 nolu bağımsız bölüm G.. G.. tarafından Y.. A..’ya, 10 nolu bağımsız bölüm G.. G.. tarafından F.. D..’e onun tarafından da B. D.’e satılmıştır. Mahkemece davalı G.. G..’ün borçlu davalının yeğeni olması nedeniyle hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş ise de dosya arasındaki kayıtlardan Gökhan’ın borçlu davalının yeğeni olduğu anlaşılamadığı gibi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda belirlenen değer dava tarihi esas alınarak düzenlenmiş olduğundan ivazlar arasında fahiş fark olup olmadığı da saptanamamıştır. Ayrıca davalı Gökhan taşınmazı elden çıkardığına göre sorumlu olması gereken tazminat miktarı taşınmazı elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri olması gerektiği halde bu tarih itibariyle de gerçek değer belirlenmemiştir. Yine 3 ve 4 nolu bağımsız bölümleri davalı Gökhan’dan satın alan S. Ltd. Şti.nin davaya dahil edilmemiş olması da doğru bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece davacıya S.Ltd. Şti.ni davaya dahil etmesi için süre
verilmesi, dava konusu taşınmazların gerek borçlu davalıdan 3. kişi konumundaki davalı G.. G..’e gerekse diğer davalılara yapılan satış tarihleri itibariyle gerçek değerlerinin ayrı ayrı belirlenmesi için yerinde keşif yapılarak bilirkişilerden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması, borçlu davalı ile 3. kişi arasındaki satışta fahiş fark olup olmadığının saptanması, davalı G.. G.. ile borçlu davalı arasındaki akrabalığa ilişkin nüfus kayıtlarının getirtilmesi, davalıların tamamının aynı ilçeden olmaları ve bir kısmının da aynı köyden olmaları nedeniyle borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadıklarının karar yerinde tartışılarak olayda İİK.nın 280. maddesinin uygulama yeri olup olmadığının irdelenmesi, 4. kişi konumunda olan bir kısım davalılar tarafından ibraz edilen banka dekontlarının satın aldıkları taşınmaz bedeline ilişkin olup olmadıklarının araştırılması, borçlu davalı ile davalı Gökhan arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesi ve diğer davalıların kötü niyetli olmadıklarının saptanması halinde G.. G..’ün taşınmazları elden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve davacının alacak miktarı ile sınırlı olarak faiz yürütülmeksizin tazminata mahkum edilmesi gerekeceğinin düşünülmesi, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı G.. G.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı G.. G..’e geri verilmesine 16.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.