Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/1605 E. 2014/6938 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1605
KARAR NO : 2014/6938
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

MAHKEMESİ : Devrek 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2012
NUMARASI : 2008/182-2012/360

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu M.. Z..’nun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazın 13/34 hissesini dünürü İ.. D..’ye verdiği 29.7.2008 tarihli vekaletname ile 30.7.2008 tarihinde dünürü davalı Z.. D..’ye sattığını, davalılar arasındaki satış işleminin muvazaalı olduğunu belirterek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile borçlu Mehmet adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu M.. Z.., davacıya borcu bulunmadığını, dava konusu taşınmazı 24.11.2004 tarihinde davalılardan aldığı borca mahsuben devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar İrfan ve Z.. D.. vekili dava konusu taşınmazı 2004 yılında borçluya verdikleri 31.500,00 TL borca mahsuben aldıklarını, borçlunun aciz halinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davalı borçlunun aciz halinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava Türk Borçlar Kanununun 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine davayı iptal istemine ilişkindir.
Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir.
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzelsel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu yolundaki mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur.
Mahkemece, eldeki dava yönünden TBK’nun 19. madde gereğince danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda tarafların bildirdikleri deliller eksiksiz olarak toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 05.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.