YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1592
KARAR NO : 2014/9843
KARAR TARİHİ : 24.06.2014
MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/12/2012
NUMARASI : 2010/116-2012/670
Taraflar arasındaki Tasarrufun İptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu H.. Ç..’in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazlardan birini 6.5.2009 tarihinde davalı M.. K..’e,diğer taşınmazını da 30.1.2009 tarihinde davalı T.. D..’ye, Tuncer’in de 24.3.2010 tarihinde dahili davalı E.. G..’e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu savunma yapmamıştır.
Davalı M.. K.. vekili, davanın süresinde açılmadığını, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu,müvekkilinin ortağı ve yöneticisi olduğu şirketin, borçlunun ortağı ve temsilcisi olduğu şirketten alacağı olduğunu, dava konusu taşınmazın alacaklarının bir kısmının karşılanması amacıyla ve üzerindeki ipotekle birlikte alındığını,ipoteğin müvekkili tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı T.. D.. vekili, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, müvekkilinin hissedarı olduğu şirket ile borçlunun ortağı olduğu şirket arasında ticari ilişkiler olduğunu, borçluyu eski müşterileri olması nedeniyle tanıdıklarını,dava konusu taşınmazı 15.1.2009 tarihli protokol ile 103.500,00 TL bedelle aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı E.. G.. vekili, müvekkilinin iyiniyetli 4.kişi olduğunu,taşınmazı 105.000,00 TL bedelle aldığını, dahili dava yolu ile müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davalılar Hakan ile Mehmet arasındaki dava konusu 6.5.2009 tarihli tasarrufun mal kaçırma amacıyla yapılmadığı, tamamen taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan borç alacak ilişkisiyle ilgili, borcun tahsiline yönelik bir alım olduğu,taşınmazın gerçek bedelinin davalı Mehmet tarafından ödenmiş olması nedeniyle satımın muvazaalı olduğu yönündeki iddia çürütüldüğünden davalılar H.. Ç.. ve M.. K.. aleyhine açılan davanın reddine,davalı T.. D..’ye satılan taşınmaz yönünden bedel farkının olmaması ve davalı Tuncer kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması dahili davalı 4.kişi E.. G..’in de kötüniyetli olduğunun ispatlanmaması nedeniyle davalılar T.. D.. ve E.. G.. aleyhine açılan davanın da reddine karar verilmiş ; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına dahili davalı 4.kişi E.. G..’in kötüniyetli olduğunun ispatlanamamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması,iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, mahkemece davalı borçlunun davalılar M.. K.. ve T.. D..’ye sattığı taşınmazlar yönünden yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Borçlu tarafından davalı M.. K..’e satışı yapılan taşınmaz yönünden mevcut deliller incelendiğinden, anılan taşınmaz satışı borca mahsuben yapılmış olması nedeniyle mutad ödeme olmadığından İİK 279/1-2 madde gereğince,yine borçlunun ortağı olduğu şirket ile davalı Mehmet’in ortağı ve yöneticisi olduğu şirket arasındaki ticari ilişkiler nedeniyle davalı Mehmet’in borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu gözönüne alınarak dava konusu 6.5.2009 tarihli tasarrufun davacının takip konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Borçlu tarafından davalı T.. D..’ye satışı yapılan taşınmaz yönünden mevcut deliller incelendiğinde; dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından bedeli arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte , borçlunun ortağı olduğu şirket ile davalı Tuncer’in ortağı olduğu şirket arasındaki ticari ilişkiler nedeniyle davalı Tuncer’in borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu gözönüne alınarak dava konusu 30.1.2009 tarihli tasarrufun iptaline,dava konusu taşınmaz davalı Tuncer tarafından 24.3.2010 tarihinde dahili davalı E.. G..’e satıldığından ve Ercan’ın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı Tuncer hakkındaki davanın bedele dönüşmesi nedeniyle bilirkişi raporundan dava konusu 12 nolu bağımsız bölümün 24.3.2010 tarihindeki değeri olarak belirlenen 105.000,00 TL tazminatın davacının takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak İİK 283/2 madde gereğince davalı T.. D..’den tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.