Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/14628 E. 2015/11 K. 12.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14628
KARAR NO : 2015/11
KARAR TARİHİ : 12.01.2015

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin eşi …’ın davalı tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalanan aracı sevk ve idare ettiği sırada 30.06.2007 tarihinde tam kusurlu olarak yaptığı tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 60.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, yetki itirazında ve zaman aşımı def’inde bulunmuş, sürücü murisin tam kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı eşin sürücünün desteğinden yoksun kalan üçüncü kişi sıfatında olduğu, davacının 100.811,63 TL destekten yoksun kalma zararı bulunduğu gerekçesiyle 60.000,00 TL’nin 03.08.2012 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili bulunmasına, davanın uzamış ceza zaman aşımı süresi içinde açılmasına ve hatır taşıması olmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2)Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi kazaya neden olan aracın trafik sigortacısıdır. 2918 sayılı KTK.nun 99. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde faiz talep edildiği, ancak faiz başlangıç tarihi belirtilmediğine göre, mahkemece davalı sigorta şirketinin dava tarihinden itibaren faizle sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde talep aşılarak 03.08.2012 tarihinden itibaren faizle sorumlu tutulması doğru değil bozma nedeni ise de, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/II. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HMUK’nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 1.bendinden ”03.08.2012” ibaresinin çıkarılarak, yerine “12.09.2012” ibaresinin eklenmesine ve hükmün bu hali ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 12.1.2015 gününde Üye … ve ….’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY-

Dava; trafik kazası sonucunda ölüm nedeniyle gerçekleşen destekten yoksunluk tazminatına ilişkindir.
Davalı sigorta şirketinin yetki itirazı davalının …’da Bölge Müdürlüğü bulunduğu ve bu nedenle mahkemenin yetkili olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Davalı bu hususu da temyiz nedeni olarak ileri sürmüş ve Daire çoğunluğu davalının Bölge Müdürlüğü’nün …’da bulunduğu gerekçesi eklenerek bu itiraz reddedilmiştir.
Anayasa’nın 142.maddesine göre mahkemelerin görev, yetki ve sorumlulukları kanunla belirlenir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı HMK’nun yetkiye ilişkin kurallarından “bölge müdürlüğü” kavramına yer verilmediği gibi, TTK’nun genel hükümleri ve şirketler hukuku hükümlerinde de dış ilişki açısından “bölge müdürlüğü”‘ne ilişkin bir husus düzenlenmemiştir. Bu kavram şirketlerin iç işleyişleri ile ilgili olup, 3.kişiler açısından ancak şube olarak tescil edildiği takdirde bağlayıcı olur.
Karayolları Trafik Kanunu ile sigortaya ilişkin mevzuatta da “bölge müdürlüğü” kavramına yer verilmemiştir.
O halde; Anayasa’nın emredici hükmüne aykırı olarak yorum yoluyla yetki kuralı konulması mümkün değildir.
Somut olayda …, kaza yeri taraflardan birinin ikametgahı, poliçenin tanzim yeri olmadığına göre, davalının yetki itirazı yerindedir. Mahkemece, yetki itirazının kabulüne karar verilmemesi bozma nedeni olduğu halde; Daire çoğunluğunun aksi yöndeki görüşüne katılmıyoruz.