Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/14559 E. 2013/15943 K. 18.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14559
KARAR NO : 2013/15943
KARAR TARİHİ : 18.11.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait davalıya kasko sigortalı aracın tek taraflı trafik kazası sonucu hasarlandığını belirtip, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 53.875,00 TL tazminatın 08.04.2006 kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili hasarın sürücü değişikliği yapılması ve asıl sürücünün alkollü ya da ehliyetsiz oluşu nedeniyle sigorta teminat kapsamı dışında kaldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu trafik kazasında sürücü değişikliği yapıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak sigortalı tarafından davalı … şirketi aleyhine açılan maddi tazminat istemine ilişindir.
Davacıya ait aracın 17.03.2006 ila 17.03.2007 dönemi için davalı … şirketine kasko poliçesi ile sigorta yaptırıldığı ve davalı şirkete kasko sigortalı araçtaki hasarın (rizikonun) 08.04.2006 tarihinde poliçenin yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının B.1.5 maddesi ve TTK. 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya baktığımızda; 08.04.2006 günlü kolluk güçleri tarafından düzenlenen tutanakta, davacı adına kayıtlı minibüsün yolu tamamen kapatmış vaziyette durduğu, sürücü olduğunu iddia eden sürücü belgeli ve alkolsüz …’ın, araçta yalnız olduğunu, uyuması sonucu kaza yaptığını beyan ettiği, aracın muhtelif yerlerinde kan birikinti ve izlerine rastlandığı, araçta ayakkabı, güneş, gözlüğü ve mont bulunduğu, sürücüden başka kişi veya kişilerin bulunduğu, sürücü olduğunu iddia eden …’da yaralanma, çizik ve kesik izleri bulunmadığı, kaza yapan sürücü portresi çizmediği belirtilmiştir.
Tutanak mümzileri tanıklar mahkemece talimat yolu ile dinlenmişler, beyanlarında tutanağa ilave olarak araç sahibi olan davacının aracı yeni aldığını, yüksek miktarda ödemesi bulunduğunu, aracın kaskosundan yararlanmaması halinde işlerinin bozulacağını, aracı alkollü olarak kendisi kullandığı halde şoförünün kullandığının gösterilmesini istediğini, araç sürücüsü olduğunu iddia eden kişinin de aracı kullanmadığını beyan ettiğini bildirmişlerdir. Mahkemece 08.04.2006 günlü tutanak ve tutanak mümzilerinin beyanına göre davacının ihbar mükellefiyetine uymadığı bildirilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Bu durumda araçta kan izleri ve birikintileri bulunduğu ve sürücü olduğunu iddia eden …’da yaralanma, kan izi ve çiziği olmaması nedeniyle yargılama sırasında dinlenen tutanak mümzileri tekrar dinlenerek beyanlarında araç sürücüsü olduğunu bildirdikleri davacı araç sahibi …’de olay sonrası yaralanma, kan izi veya çizik görüp görmedikleri, kan izi, yaralanma ve çizikle ilgili görgü ve tespitlerinin bulunmaması halinde davacının ihbar mükellefiyetine aykırı davranmadığı gözetilerek aksinin ve rizikonun teminat dışı bırakma nedeninin sigortacı tarafından ispatlanamadığı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi, tutanak mümzilerinin davacı araç sahibi … üzerinde yaralanma, kan izi veya çizik gördüklerinin tespiti halinde ise davacının ihbar mükellefiyetine aykırı davrandığının kabulü ile buna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.