Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/14242 E. 2014/9819 K. 23.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14242
KARAR NO : 2014/9819
KARAR TARİHİ : 23.06.2014

MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2013
NUMARASI : 2002/197-2013/149

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Davacılar vekili, davalı B.. Ş..’e ait davalı F.. D.. idaresindeki otobüsün yanlış manevrası sonucu davalı A.. A..’a ait davalı A.. A.. idaresindeki otomobilin kontrolden çıkarak karşı şeride geçtiğini ve desteğin yolcu olarak bulunduğu araca çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek davacı anne S.. Y.. için 25.000,00 TL manevi, 500,00 TL maddi, davacı baba S.. Y.. için 25.000,00 TL manevi , 500,00 TL maddi ve davacı kardeş S.. Y.. için 10.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 27.596,93 TL’ye yükselttiklerini bildirerek, müştereken ve müteselsilen tahsil istediklerini bildirmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalılar B.. Ş.. ve A.. Ü.. yönünden davanın reddine, davalılar F.. D.., A.. A.. ve A.. A.. yönünden davanın kısmen kabulü ile davacı Selfinaz için 521,43 TL maddi, 5.000,00 TL manevi, davacı Süleyman için 521,43 TL maddi, 5.000,00 TL manevi, davacı Selçuk için 2.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ait istemin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılara, dava dışı sigorta şirketleri tarafından destekten yoksun kalma tazminatı kapsamında ödemeler yapılmış olup mahkemece, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabı yaptırılarak davacıların ödenen miktar haricinde tazminat alacakları olup olmadığının belirlenmesi, davacıların zararının tam olarak karşılanmadığının tespiti halinde karar tarihine en yakın tarihteki veriler esas alınarak tazminat hesabı yaptırılması ve hesaplanan zarardan, ödemelerin dava tarihinden sonra yapıldığı gözetilerek güncelleştirme yapılmadan mahsup edilmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
3-06 K 5943 plakalı aracın işleteni olduğu iddiası ile davalı B.. Ş.. aleyhinde dava açılmış,
Davalının aracı Ankara 40. Noterliğinin 10.09.2001 gün 30.038 sayılı satış sözleşmesini ibraz ederek A.. Ü..’e sattığını beyan etmesi üzerine davacı vekilince birleşen Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/88 esas sayılı dosyasında A.. Ü.. hakkında dava ikame edilmiş,
A.. Ü..’in aracın çalındığını, bu esnada kazanın gerçekleştiğini Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2002/616 esasa sayılı dosyası ile hızsızlık olayının sabit olduğunu bildirmesi üzerine yargılama sonucunda mahkemece davalı Alper’in savunmasına itibar edilerek hakkındaki dava red edilmiş ve lehine vekalet ücreti tayin olunmuştur.
Davacı, A.. Ü.. hakkındaki davayı diğer davalı Basri’nin beyanına ve noter sözleşmesine dayanarak açmış olup, Alper’in savunmasında bildirdiği hırsızlık vakası davacının bilgisi dışındadır ve yargılama aşamasında ortaya çıkmıştır. Davacının, davayı Alper’e yöneltmesinde bir kusuru bulunmamaktadır.
Bu halde davalı Alper lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde lehine maddi ve manevi tazminat davaları yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması isabetli bulunmamıştır.
4-Dava dilekçesinde, talep edilen tazminatlar için davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmesi talep edildiği halde yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 23/06/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.