YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14154
KARAR NO : 2013/15385
KARAR TARİHİ : 11.11.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleteni ve sürücüsü olup, müvekkili şirkete trafik (ZMSS) sigortalı aracın istiap haddi aşılması sebebiyle meydana gelen trafik kazasında yaralanan yolcu için tazminat ödendiğini ve davalıya rücu hakkı doğduğunu ileri sürerek, 11.092,00 TL.nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, kazanın münhasıran istiap haddinin aşılması nedeniyle meydana gelmediği ve davacının rücu hakkı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı (ZMSS) tarafından zarar gören 3. kişiye ödenen tazminatın, kendi sigortalısından rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak düzenlenen 03.7.2006 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağında, sigortalı aracın virajlı yolda rampa inerken aracın hızlı olması nedeniyle kontrolden çıkarak meydana gelen tek taraflı maddi hasarlı ve yaralanmalı kazasında, 7 kişinin yaralandığı kayıt altına alınmış olmasına karşın, Niğde C.Başsavcılığı’nın Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair 10.10.2006 tarihli kararında olayda 10 kişinin yaralandığının ve buna göre soruşturma yürütüldüğünün açıklandığı görülmektedir.
Öte yandan, yargılama sırasında dinlenen tanıklar kaza anında davacıya sigortalı aracın kasa kısmında 30-40 kişinin bulunduğunu ifade ettikleri gibi, dosya kapsamı itibariyle de olay anında aracın kasasında kaza tutanağında belirtilen ve takipsizlik kararında yaralananlardan çok daha fazla sayıda insan bulunduğu (olayda sadece yaralananların 10 kişi olduğu) anlaşılmasına rağmen, mahkemece hükme esas alınan 09.11.2012 tarihli bilirkişi raporunda da kaza anında araç kasasında 10 kişinin bulunduğu değerlendirildiği gibi, aracın 3440 kg. olan kendi ağırlığının yanılgı sonucu “aracın istiap haddi” şeklinde değerlendirildiği, oysa, aracın istiap haddinin 2460 kg. olduğu görülmektedir. Açıklanan bu hususların aracın kaza anındaki istiap haddinin aşılıp aşılmadığı, dolayısıyla, kazaya münhasıran etken olup olmayacağının tespiti yönünden önemli olduğu açıktır.
O halde, mahkemece, dosyanın aynı bilirkişi heyetine tevdii ile açıklanan hususlar yeniden değerlendirilip, kaza anında aracın istiap haddinin aşılıp aşılmadığı ve istiap haddi aşılmış olsa bile kazanın münhasıran istiap haddi aşılması nedeniyle meydana gelip gelmediği, yani, istiap haddi aşılması dışında başka etkenlerin de kazaya sebebiyet verip vermediği yönünden, duraksamaya yol açmayacak ve meydana gelen çelişkileri giderecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık ek bir rapor alındıktan sonra, davacının rücu hakkının bulunup bulunmadığı konusunda tüm dosya kapsamı birlikte irdelenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 11.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.