Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/13688 E. 2015/262 K. 13.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13688
KARAR NO : 2015/262
KARAR TARİHİ : 13.01.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin işleteni olduğu, davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortalı olan aracın neden olduğu tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan dava dışı …’ın yaralandığını, tedavi giderini karşılayan davalı sigorta şirketinin sürücünün alkollü olduğu gerekçesiyle müvekkiline rücu ettiğini, müvekkili tarafından sigorta şirketine bir miktar ödeme yapıldığını ancak tazminat sorumluluğunun belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği, sürücünün kusurundan işletenin sorumlu tutulamayacağı, araçta hatır için taşınan kişi için ödenen tedavi giderinin sigorta teminatı kapsamında olduğu, kusurlu olduğu kabul edilse dahi sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca binen kişinin müterafık kusurunun tespit edilerek tazminat tutarından mahsubu gerektiği hususlarının tespitinin zorunlu olduğunu belirterek, davalı sigorta şirketine borçlu olmadığının tespiti ile sigorta şirketi tarafından tahsil edilen 1.000 TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; taşıma işinin ticari olduğu, …’ın hatır yolcusu olduğu kanaatine varılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, esas itibariyle menfi tespit ve istirdat davasıdır.
Davacı, işleteni olduğu aracın alkollü sürücü tarafından kullanılmasında kusurunun olmadığını ve sigorta şirketinin yargılamayı gerektirir bir konuda doğrudan talepte bulunamayacağını iddia ettiğinden, kazanın münhasıran alkol etkisiyle meydana gelip gelmediği, zararın sigorta teminatı kapsamında kalıp kalmadığı, olayda hatır taşıması olup olmadığı ve alkollü olduğunu bilerek araca binen üçüncü kişinin müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarının incelenerek sigorta tarafından üçüncü kişiye yapılan ödemenin gerçek zarara denk olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, mahkemece öncelikle, nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi, alkol dışında başka unsurların da kazanın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması; sonuçta kazanın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, maluliyet raporunun aldırılması; ceza dosyası da getirtilerek dosya kapsamındaki ifadeler ve tanık anlatımlarından, olayda hatır taşıması olup olmadığı, yaralananın sürücünün alkollü olduğunu bildiği araca binmek yönünde bir kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 13.1.2015 günü Üye …’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY-

Somut uyuşmazlıkta;
Davacının sigorta ettireni, davalının da Zormul Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu aracın dava dışı alkollü sürücü yönetiminde iken gerçekleşen tek taraflı kazada yaralanan 3.kişi zararının davalı tarafından ödenmesinden sonra Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları’nın B.4.d maddesi gereğince sigorta ettirene rücu koşulunun gerçekleştiği iddiasıyla sigorta şirketince davacıya rücu edilmesi üzerine davacı tarafından davalı aleyhine borçlu olmadığının tespiti ve ödenen 1.000,00 TL’nin istirdadı istemi ile eldeki dava açılmış,
Davalı davanın reddini savunmuş,
Yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş,
Kararın davacı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda yazılı gerekçe ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Yasası’nın 95/2 maddesinde “ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği” öngörülmüştür.
Uyuşmazlığın yasal dayanağı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesi olup, tazminatı gerektiren olayın sürücünün alkollü içki almış olması nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olmasından ileri gelmesi durumunda sigortacının sigorta ettirene rücu edebileceği düzenlenmiştir.
Bu hükme paralel olarak riziko tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı yasanın 48/1 maddesi ile de “uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu” vaz edilmiş,
5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 179/3 maddesinde de “alkol veya uyuşturucu madde etkisi ile ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi için” cezai yaptırım öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere Özel Hukuk ve Ceza Hukuku yönünden ortak nokta “sürücünün alkollü içki almış olması nedeni ile güvenli araç sürme yeteneğinin kaybı olup bu hal sürücünün aldığı alkol oranı ile doğrudan ilgilidir.
Bu oran …Kurumu … Kurulu ile Yargıtay… Dairesi’nin istikrarlı rapor ve kararlarında benimsendiği üzere 100 promil üzeridir.
Cezai sorumluluk açısından başka hiçbir şart (olayın münhasıran alkolden kaynaklanması) aranmayıp sürücünün 100 promil üzeri alkol almış olması yeterli görülmektedir. (Yargıtay … 1.4.2014 gün 2013/14780 esas, 2014/8056 karar ve 12.02.2014 gün 2013/9249 esas, 2014/3374 karar sayı vd.)
Niteliği gereği sorumluluğun daraltıldığı ceza hukuku yönünden 100 promil üstü alkol oranının cezalandırma açısından yeterli olduğu gözetildiğinde, aynı oranın Özel Hukuk sorumluluğu yönünden de geçerli olması Ceza Mahkemesi ile Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişkinin doğal bir sonucudur.
Bu halde sürücünün alkollü içki almış olması nedeni ile güvenli araç sürme yeteneğini kaybettiğinin kabulü ve sigortacının sigorta ettirene rücu edebilmesi için 100 promil üstü alkol alması yeterli olup ayrıca sayın çoğunluğun kabulünde olan “olayın münhasıran sürücünün alkollü olmasından ileri gelmesinin” aranmasına gerek bulunmamaktadır. Zira sayın çoğunluğun kabulünde olan bu husus ZMSS Genel Şartları B.4-d maddesi gerek 2918 sayılı yasanın 48/1 maddesi ve gerekse hiçbir yasal düzenlemede yer almamaktadır.
Bu itibarla davalının sorumluluğu için sürücünün alkol oranı ile ilgili “alkollü içki almış olması nedeni ile güvenli araç sürme yeteneğinin kaybına ilişkin Poliçe Genel Şartları’nın B.4.d maddesi dışında ayrıca yasal hiçbir düzenlemede yer almayan olayın münhasıran sürücünün alkollü olmasından ileri gelmesi şartınıda arayan sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Somut olayda, dava dışı sürücü olay esnasında 1,05 promil alkollüdür.
Bu oran…Kurumu … Kurulu ile Yargıtay … Dairesi’nin rapor ve istikrarlı karalarında benimsenen 100 promil üstünde olduğundan Özel Hukuk ilişkisi yönünden de Poliçe Genel Şartları’nın B.4.d maddesinde düzenlenen rücu şartı davacı sigortacı lehine gerçekleşmiştir.
Sonuç olarak 1,05 promil alkollü olan dava dışı sürücünün, güvenli sürme yeteneğini kaybetmesi nedeni ile olay gerçekleşmiş olup Poliçe Genel Şartları’nın B.4.d maddesi gereğince sigortacının sigorta ettirene rücu şartı gerçekleştiğinden sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.
Bu yönden davacının temyiz itirazının reddi gerekmektedir.
Ancak, davacı, sigorta şirketince kendisine ödeme yapılan dava dışı 3.kişinin araçta hatır için taşındığını, sürücünün alkollü olduğunu bildiği halde araca bindiğini iddia etmiş,
Ancak bu hususta mahkemece yeterli araştırma yapılmamıştır.
Olaya ilişkin ceza soruşturması dosyasının da incelenerek bu yöne ilişkin tüm davacı delillerinin toplanması, davacının bu yöne ilişkin iddiasının açıklığa kavuşması gerekmektedir.
Davacının bu yöne ilişkin iddiasının ispatlanması durumunda 6098 sayılı TBK’nun 51 ve 52.maddesi gereğince mahkemece takdir edilecek oranda sigorta şirketinin yaptığı ödemeden bu orana isabet eden bölümü yersiz ödeme niteliğinde olduğundan davalı sigorta şirketinin bu orana isabet eden tazminatı davacıdan talep etmesi mümkün değildir.
Bu halde yerel mahkeme kararının “hatır taşıması ve sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca binme” iddiasının TBK’nun 51 ve 52.maddesinin uygulanması yönünden araştırılması, davacı iddiasının sübutu halinde mahkemece takdir edilecek oran dahilinde, sigorta şirketince yapılan ödemeden bu orana göre davanın kısmen kabulüne, davacının bu hususa yönelik iddiasının ispat edilememesi halinde ise davanın reddine karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, kararın yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyım.