Yargıtay Kararı 17. Hukuk Dairesi 2013/13667 E. 2014/1223 K. 06.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13667
KARAR NO : 2014/1223
KARAR TARİHİ : 06.02.2014

MAHKEMESİ : Tatvan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2013
NUMARASI : 2012/789-2013/207

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalıya kasko sigortalı müvekkiline ait aracın hasarlandığını, ihbara rağmen davalının zararı karşılamadığını belirterek 24.000 TL’nın kaza tarihinden işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, Kara Taşıtları Sigortası Genel Şartlarının A.5.8.maddesine göre sigorta kapsamına giren bir olaydan doğmadıkça ve böyle bir olayla sonuçlanmadıkça taşıtın mekanik, elektrik, elektronik donanımında meydana gelen her türlü arızalar, kırılmalar ve lastiklerde meydana gelen zararların teminat dışında kaldığını, davacı tarafın araçla derin olmadıklarını düşündükleri dereden geçmek isterken aracın stop ederek dere içinde kaldığını ve traktörle çıkartıldığını, kaza yerinin terk edildiğini, hasarın teminat içinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kazanın karayolunda gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak, sigortalı tarafından sigorta şirketi hakkında açılan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı aracının 25.12.2011-25.12.2012 vadeli kasko poliçesi ile davalı şirketi kasko sigortası yaptırıldığı ve rizikonun poliçe yürürlük süresi içinde 10.4.2012 tarihinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir. Mal sigortaları türünden olan kasko sigorta poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1.maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, TTK’nun 1282.maddesi uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1281.maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değilde sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin kasko sigortası genel şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden oması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının 1.5.maddesi ve TTK’nun 1292/3.maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer. Z…..poliçesinden farklı olarak karayolunda meydana gelmeyen rizikolar sonucu oluşan zararlarda kasko poliçesi teminatı kapsamındadır.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya baktığımızda, sigortalı aracın davacı sigortalının oğlu olan dava dışı M.F..E’in yönetiminde iken 10.4.2012 tarihinde saat 12.00 sularında yanında arkadaşları da olduğu halde taziyeye giderlerken kendilerine tarif edilen köy yoluna girdikleri, karşıda ev, bir başka araç ve su kenarında tekerlek izleri görünce küçük dere yatağından geçildiğini yol olarak kullanıldığını düşünerek araçla dere yatağından karşıya geçmek istedikleri, ilerleyemeyeceklerini anlayınca geri geri çıkmak istedikleri ancak aracın stop ettiği, Yolalan Belediyesine ait araçla sigortalı aracın dereden çıkartıldığı, aracın elektronik ve mekanik aksamında arızalar meydana geldiği, olayın jandarmaya bildirildiği araç olay mahallinden çekildiği için jandarma görevlilerince kaza yeri terk bildirim tutanağı düzenlendiği, davalıya rizikonun 11.4.2012 tarihinde ihbar edildiği ve ekspertiz raporu düzenlendiği, kaza sırasında davacı aracında bulunan tanıkların olayın davacının iddia ettiği şekilde gerçekleştiğini duruşmada beyan ettikleri, davalının Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.8.maddesine dayanarak hasarın teminat kapsamında bulunmadığını ileri sürdüğü, oysa araçtaki hasarın bakım eksikliğinden değil, aracın dere yatağında stop etmesi sonucu su ile teması nedeniyle oluştuğu ve teminat kapsamında bulunduğu sabit olduğu gibi davacı sigortalının ve dava dışı sürücünün kasten ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak rizikonun gerçekleşme şeklini ihbar ettiği de kanıtlanmamıştır. Kasko sigorta şirketi sadece kasıt halinde zarardan sorumlu olmaz. Bunun dışında ağır kusur sayılan hallerde dahi hasardan sorumludur. Olayda davacı tarafın kasten zarar vermek amacıyla aracı dere yatağından geçirmek istediği de kanıtlanmamıştır. İspat külfeti somut olayda davalı sigortacıdadır. Sigortacı rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu, aracın sigorta teminatı dışında başka şekilde hasarlandığını soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamalıdır.
Bu durumda mahkemece, davacı aracında meydana gelen hasarın kasko sigorta poliçesi teminat kapsamında kaldığının, aksinin ispat külfeti kendisinde olan davalı sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanamadığının, ağır ihmal ve kusur durumunun sigortacının sorumluluğunu ortadan kaldırmadığının, kaldı ki dosya kapsamına göre davacı tarafın ağır ihmal yada ağır kusurunun dahi bulunmadığının kabulü ile sigortalı araçta oluşan gerçek hasar miktarının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı F.. E.. vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine ve şekline göre davalı A.. Sigorta A.Ş vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 6.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.